Belki de zor iştir, yıllar yılı yalnız bir sevgiliyi beklemek, o’nun aşkıyla yanmak ve artık düşlerde kalmaması gereken güzelliklerin somut halini görmek.
Herkes gibi özeldir Trabzonspor taraftarı. Ancak onu özel kılan; ufak bir şehirden çıkıp, gladyatörler arenasına silahsız ve savunmasız dalıp, Spartaküs olabilmektir…
Ve en acıklısı ki 27 yaşında, annesinin koynundan kara toprağın bağrına sorgusuz dalan Murat olabilmektir.
Mahallenin aman dinlemezlerine başkaldırandır Trabzonspor. Öyle ki her zaman bir umut ışığı vardır gözlerinde, yüreklerinde. Oyuncusunu delicesine sever, ancak aynı anda hırçınca eleştirir. Başka kentlerde göremeyeceğiniz, farkına varamayacağınız biçimde futbolun gizemli havasını koklar.
En önemlisi de sizin gözünüze dayatılan güçlülere karşı çıkabilmek, gökkuşağının bordo ve mavi renkte olduğunu söyleyebilmektir. Hayata 1:0 geriden başlayabileceğini bile bile “Trabzonsporluyum” diye bağırabilmektir.
Tanımadığın bir şehirde, tanımadığın bir caddede yürürken, o güzel renkleri gördüğünde, sıcak bir gülüş atıp merhabalaşmaktır.
Trabzonspor’lu olmak; kabus dolu , fırtınalı bir geceden korkmadan, yalnız başına yürüyebilmektir…