THE BEST IS YET TO COME

Başlarken…!

Amatör olarak kişisel bloglarımıza, sözlüklere, oraya buraya karaladığımız futbol ile alakalı yazıları bir grup trabzonsporlu  ekşisözlük yazarı olarak  daha derli toplu bir ortama taşımak için bu platformu kurmuş bulunuyoruz. Platforma düşünsel manada elimden gelen emeği ve desteği vermeye çalıştığımı söylemek için ilk yazıma bir de başlangıç paragrafı eklemek istedim. Mesleğim icabı ön söz hazırlamakta iyi olmama rağmen, konu trabzonspor olunca heyecanlandım ve ne yazacağımı pek bilemedim açıkcası. Fakat şunu söylemek yerinde olacaktır ki bundan sonra artık futbol ile ilgili fikirlerimi kelimelere, kelimelerimi cümlelere, cümlelerimi ise yekpare yazılara dökebileceğim elle tutulur bir mecram var. Emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim.

Futbola dönmeye çalışmak…! 

Şu günlerde medyada yer alan tüm şike haberlerini bir kenara bırakarak tüm taraftarlar gibi tekrar futbola dönmeye çalışıyorum. Bu pek kolay olmuyor ama işin içinde takımınızı tekrar sahada görecek olmak olduktan sonra biraz daha kolaylanıyor sanki. Eminim bir çoğunuz şike olaylarından sonra “bu lig artık seyredilmez arkadaş.”, “artık la liga’ya, premier league’ye bakmak lazım. ne yapalım.” diye söylenmişsiniz hatta bir daha bu ligi seyretmeyeceğinize dair yeminler bile etmişsinizdir. Her ne kadar ben de bu nevi cümleler kurmuş olsam da bir süre sonra artık takımımı sahada görmek istediğimi anladım. Ne premier league ne de la liga… Eğer aşık olduğunuz renkler sahada değilse ikisi de sizin için güzel bir film, güzel bir roman yahut güzel bir tablodan öteye gidemez. Benim için de böyle oldu. Ama ne yaparsam yapayım şike olayları aklıma geldikçe de midemin bulanmasına engel olamıyorum. Bu durumu engellemek için aklıma şöyle bir çözüm geldi; ne zaman kafam şike olayları yüzünden bozulsa aklıma trabzonspor’un geçen sene oynadığı maçlardan kareleri getiriyorum. Jaja’nın çalımlarını, Burak’ın kanlı burnunu, Selçuk’un uzun paslarını…! sonra bu üçlüden ikisinin bu sezon artık bizimle olmayacağı gerçeği aklıma geliyor.  Zokora ve Henrique’yi düşünerek teselli oluyorum.

Bu yazıyı yazarken fonda scorpions’tan “the best is yet to come” (en iyisi daha gelmedi) çalıyordu. Evet, belki önemli bir çok oyuncuyu kaybettik ama en iyisi henüz gelmedi. Transfer politikasını eleştirme hakkımı saklı tutarak, stoper mevkii dışında yapabileceğimiz en iyi takviyeleri yaptığımıza inanıyorum ve Şenol Güneş’in elinde bu kadronun geçen seneden daha iyi bir performans çizeceğine olan inancım tam. Bu kadro belki de bunu yapabilmeye aday en iyi kadro. Şarkıda da dediği gibi…”the best is yet to come; ı know, you know, that we’ve only just begun” (en iyisi daha gelmedi, sen de ben de biliyoruz, daha yeni başladığımızı.” Evet… Daha yeni başlıyoruz ve Şenol Güneş’in yapacak daha çok işi var.

Bitirirken…!

Fonda çalan şarkıyı her yere uyarlamış yazı yazmış, oh ne kolay dediğinizi duyar gibi oluyorum, lâkin bir şarkı da bir duruma bu kadar cuk diye oturmaz ki. En iyisi daha gelmedi, sen de ben de daha yeni başladığımızı biliyoruz diyor, birlikte kurduğumuz bu plaftormu daha iyi kılmaya yönelik elimizden ne geliyorsa yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

Evet, daha yeni başladık!

mustafa.bntyk@dikoyna.com

Bir Yorum Yazın