Orduspor maçı ile ilgili yazacaklarımı yazmıştım sözlükte, sonuçta futbol anlamında tatmin etmedi ise de, geçen hafta olduğu gibi bu takımın kazanmaya devam etmesi, kazanma alışkanlığını edinmesi bu takımı özlediğimiz seviyeye getirecektir diye düşünüyorum.
Ligtv spikerlerinin son onbeş dakikasında en az beş kere dile getirdği üzere ev sahibinin 16 aralık 2011 Orduspor Galatasaray maçından beri, yaklaşık bir yıllık bir aradan sonra kendi sahasında ilk kez kaybettiği maç.
İlk yarıda alışık olduğumuz dengeli defansif kurgusu hariç hücum bölgesinde futbol adına neredeyse hiç bir şey yapmayan Trabzonsporumuzda; ikinci yarıya ilk yarıda sahada gözükmeyen son haftaların başarılı oyuncusu Yasin Öztekin yerine bu sene başından beri çok eleştirilen Olcan Adın tercihi ile başlayan Şenol Güneş bu tercihinde haklı çıktı. Belki de risk alarak skor itibarı ile şanslı çıktı demeliyiz bilemedim ama sonuçta doğru olanı yaptı ve ilk golde orta sahayı maç başından beri kalabalık tutan Ordusporlu iki oyuncudan sıyrıldıktan sonra defansın arkasına sarkıp Janko’ya harika bir asist yapan ve skor 1-1 olduktan sonra Halil’in ortasında güzel bir kafa vuruşu ile takımının galibiyet golünü atan Olcan maçın kaderini değiştiren adam oldu.
Orduspor’dan başlarsak; oyunun belli bölümlerinde oyundan düşse de sahanın genel olarak hakimi idi, sahaya iyi yayıldı, iyi bir takım olmuşlar belli ama gol yollarında hem şanssız, hem etkisiz kaldılar. bunda Sol bamba ve kaleci Onur kıvrak başta olmak üzere Trabzonspor’un oturmuş defansının da etkisi var tabii… Kazanmayı belki de hakettikleri bir maçı kaybettiklerini düşünüyorum, ama sonuçta gün kazananın günüdür, neticede ilk yarı sahada yokları oynayan Trabzonspor ikinci yarı biraz canlandı ve rakibin üstüne pres yaptığı dakikalarda kaliteli oyuncuları ile maçı almayı bildi dersek sanırım yanılmış olmayız.
Sadece ligin en zor deplasmanlarından birinde alınan bir 3 puan anlamında değil; Marc Janko‘nun trabzonspor forması ile ilk golü, Olcan’ın moral bulması, gene son haftaların moralsiz oyuncusu Halil Altıntop‘un goldeki ortası ve oyuna girdikten sonraki mücadelesi ve hatta sonradan oyuna giren Aykut Akgün‘un bu sezon sanırım ilk kez kadroda yer bulması ile bence Trabzonspor adına önemli bir galibiyetti.
Hazırlık maçlarının golleri ile göze çarpan ismi ve taraftarların gelecek adına umutlu beklentiler içerisinde olduğu Emre Güral sahada 90 dakika kalmasına rağmen pek, hatta hiç etkili olamadı, fizik olarak çok güçlü gelmedi bana ancak onun için de bu sezon ilk kez ilk onbirde başlaması güzel görüntü idi, umarım moral olur… Kadrosunda 12 yabancısı olan takımımızın son dakikaları sahada sadece 3 yabancı ile oynaması da ilginç bir nokta idi.
Sonuçta kötü oynarken de kazanmak ve zirveden kopmamak lazım… Ligin an itibarı ile en az gol yiyen takımı olması bir tesadüf değil Şenol hoca’nın ekibinin elbet ama gol de atmak, kazanabilmek lazım ve Trabzonspor bu anlamda iki haftadır iyi gidiyor, ötesinde Şenol güneş bence dümenin başında bu fırtınalı havada tekneyi iyi götürüyor ve Trabzonspor zirvedekilerin puan kaybı ile gelecek haftalar için moralini arttırarak, takım olma yolunda biraz daha mesafe kat ederken, biz taraftarlarının da sezon sonu için ümitlerini devam ettiriyor.
Orduspor süper lige yükseldiğinden beri istikarlı görüntüsü ile bu iki sene içerisinde ligimize güzel bir renk kattı; başkanı, hocası ve oyuncuları ile hatta seyircileri ile Türk futbolunda özlediğimiz bir görüntü veriyorlar. ama Trabzon’a hınç ile küfreden hazımsız bir kısım orduspor taraftarları var ki; bu galibiyet ve bilhassa 61. dakikada gelen gol onlara armağan olsun. Bir çok ordu’lu tanırım, hatta belki şehrin çoğunluğu öyledir, çünkü aksine denk gelmedim seyahatlerimde; çoğu Trabzonspor’u tutmasa bile tTabzonspor’a büyük sevgi besler, işte onları tenzih ederekten söyleyeceğim bu son cümlelerimi. ötesinde türkiye şartlarında, böyle körü körüne futbol fanatizmi yaşanan bir ülkede zaten insanların komşu şehirlerin takımlarını alkışlamalarını beklemiyorum ama geçen sene olduğu gibi bu sene de maç içinde tribünde bir ara küfürleri iyice yükselten o; muhtemelen kalpleri istanbul takımları için atan, Orduspor’u ancak birinci lige çıkınca hatırlayan güzel insanlar var ya! işte onlara bir lafım var; canlarım benim, sizin gibiler yüzünden trabzonspor büyük takım zaten… sizin gibiler yüzünden, benim için Türkiye’de en büyük takım Trabzonspor zaten…
Ama maçtan daha önemli olduğunu düşündüğüm ve bu yazıyı 2 gün sonra buraya taşımak istememin sebebi bu yazıda Orduspor taraftarı ile ilgili yazdıklarım. Bu yazıda son paragrafta yazdığım gibi Orduspor taraftarına çok tepki geldim bizim camiadan. Sadece kendim değil, neredeyse kimin ile konuştuysam maç boyu küfreden Orduspor tribünlerine çok tepkili idiler. Kimi daha sakin karşıladı, kimi benden daha sert tepki verdi, kimi ise benzer şekilde küfürler ile cevap verdi. O yüzden bu tepkileri okuyan, duyan Ordusporlular varsa, naçizane fikrim bence oturup iyi bir düşünsünler. İçlerindeki gerçek taraftar ile birilerinin uşaklığını yapmaktan öteye gidemeyen 3-5 kişinin ateşlediği ve futbol taraftarlığını sadece küfretmekten ibaret zanneden o küfürleri eden grubun farkını ve bu yapılanın kime kar, kime zarar getirdiğini iyi analiz etsinler. Bunu sadece Türkiye liglerinde 7 kez lig şampiyonluğu olan bir takımın taraftarı, Trabzonsporlu bir sözlük yazarı olarak değil, Anadolu takımlarının da artık birşeyler yapabileceğine inanan bir Türk futbolsever olarak rica ediyorum.