Trabzonspor ilk üç haftayı galibiyetle kapadı ama son üç haftadır işler yolunda gitmiyor. Tabiri caizse son üç hafta geçtiğimiz yılın Trabzonspor’una bir geri dönüşü andırıyordu. Bir ileri iki geri.
Futbol olarak çok daha üst düzeye çıkması gereken takım çok geri gitmeye başladı. Bunda sakatlıkların etkisi büyük, ancak tamamen sakatlıklara bağlamak da doğru değil. Mücadele etmeyen bir takım sahada ve maalesef teknik direktör takımı seyretmekten öteye bir şey yapmıyor.
Nitekim Osmanlıspor cumartesi günü 45 dakikasını bir kişi eksik oynadığı maçta Trabzonspor’u ezdi ve adeta bir futbol dersi verdi. Mustafa Reşit Akçay’ın takımı Trabzonspor’u çok iyi analiz etmenin avantajını maç boyunca gördü. İkinci bölgede alan daraltarak hızlı toplarla çıkmaya çalıştı ve bunda da başarılı oldu.
Trabzonspor ise orta sahada direnç gösteremedi. Maçın 45 dakikasında 10 kişiyle mücadele eden rakibi karşısında silik bir futbol ortaya koydu.
Ön liberoda M’bia’nın yanında Okay olmadığında Trabzonspor’un sahaya dizilişinde sorunlar ortaya çıkıyor. Bir diğer problem de Trabzonspor’da sol bek sorunu. Constant’ın performansı sol bekte iyi gibi görünse de savunma açısından zaafiyeti çok. Alper ise oynadığı maçlarda yetersiz kaldı. Şota Arveladze yap-boza döndürdüğü kadroda bu bölge için başka bir futbolcuyu neden düşünmez?
Erkan, Marin, Yusuf gibi ofansif özellikleri iyi olan bir orta sahaya sahip Trabzonspor, ancak bu futbolcular top kazanmaktan çok topla oynamayı seviyorlar. Dolayısıyla maçlara bu üçlüyle çıkmak her zaman büyük bir risk oluşturuyor. Özellikle kontratak oynayan takımlar kolaylıkla orta sahayı geçip tehlike oluşturabiliyorlar.
Şota’nın kaybedilen maçların kasetlerini tekrar tekrar izlemesinde fayda var. Trabzonspor’da bir çok bölge aksıyor. Trabzonspor defansı topu oyuna sokamıyor. M’bia her defasında oyun kurmak için defansa kadar gelip top alıyor ve yorulduğu için de ikinci yarılarda oyundan düşüyor. Oyundan düşmüş bir orta sahayla Trabzonspor’un başarılı olması mümkün değil. Nitekim bu açığı iyi değerlendiren Osmanlıspor’un attığı tokat umarım Şota Arveladze’nin uyanmasına vesile olur.