Hayde, erken yaşta kaybettiğimiz değerli sanatçımız Kazım Koyuncu’nun 2. ve son albümü, Karadeniz yöresinde genel kullanımıyla da bir hareketlendirme ifadesi. Harekete geçiyor Trabzonspor bugün, 20 Ağustos itibariyle. Son kez şampiyon olduğu 2010-2011 sezonundan sonra 5 yıllık bir fetret devrine giren ve hem sahada hem de ekonomide kayıp üstüne kayıp yaşayan, taraftarlarını sadece kendisinden değil futbol olgusundan dahi soğutan Trabzonspor yeni bir heyecanla, bir kez daha şampiyonluk rotasını çizip uygulamaya koyuluyor bugün itibariyle.
Geçen sezon, tarihinde pek olmayan ve sanıyor ve umuyoruz ki bundan sonra da olmayacak olan bir kapanış serisi sonrası ligde son iki maçta 13 gol yiyen Trabzonspor’da geride kalan 3 ayda son yıllarda pek yaşanmayan bir yeniden yapılanma hamlesine girişildi. Başta kulüp başkanı Muharrem Usta olmak üzere yönetim kurulu, teknik ekibi ve diğer bağlantılı unsurlarıyla Trabzonspor, sadece ön planda görünen transfer ve takım oluşturma süreçleriyle değil, aslında yıllar önce yapılması gereken bazı uygulama ve kararları da hayata geçirmeye ve camianın üzerindeki ölü toprağını üstten üstten kaldırmaya başladı.
Saha sonuçlarından daha fazla olmak üzere ekonomik anlamda dibi gören, futbolcularına bol keseden para dağıtıp karşılığını alamayan Trabzonspor’da ilk neşter bu tarafa vuruldu. Kurduğu scout ekibiyle çoğunluğu özellikle gelecek vadeden, takımın hayata geçirmeye çalıştığı planlamaya ve en önemli unsur olmak üzere maliyeti uygun oyuncuları Trabzonspor’a kazandıran bu yeniden yapılanma hamlesi, karşılığını elbette belirli bir süreden almaya başlayacaktır. İşte burada asıl kritik nokta bu yeni kurulan takıma sabır gösterilmesi gerektiğidir. Şu an itibariyle sahada yer alacak olan her bir oyuncu, teknik ekip hatta malzemeciler dahi birbirine alışma devresinde ve neredeyse sezonun tamamını bu şekilde geçirmeye hazır olmalı tüm camia. Bu sezon özellikle hiçbir hedef konmadığı bizzat Başkanın kendisi tarafından geçenlerde twitterda açıklandı. Aslında bu hedefleme biraz da sezonun gidişatına bağlı. 2008-09 sezonunda da yeni kurulan bir takım vardı ve o takım yeniden yapılanma sezonunu şampiyon olarak tamamlayabilirdi. O zamanki hocanın da yine Ersun Yanal oluğunu belirtelim, umarım ligini gidişatını daha iyi takip eder bu sefer.
Bir diğer önemli unsur yeni stad meselesi. Yılan hikayesine dönen stad sanırım bu sefer gerçekten bitiyor ancak yapım hızını gözönünde bulundurduğumuzda 7. haftaya yetişme konusunda sıkıntı yaşanabilir diye düşünüyorum. Stadın içi yetişse bile çevre düzenlemesi ve stada ulaşmayı sağlayacak olan bağlantılı yollar tamamlanmadan en az 30 bin kişiyi oraya yöneltmek sorun oluşturabilir. Yönetim haklı olarak işin özellikle sponsorluk kısmını düşündüğünden stada hemen geçme çabasında ama bu konuda atılacak yanlış adımlar işi umulmadık sıkıntılara sokabilir, iş bir nevi Dimyat-pirinç-bulgur üçlüsünün hikayesini yaşatabilir. Öyle ya da böyle, bir şekilde 10 yıldır beklenen stadda son düzlüğe girilirken adımlar daha ölçülü olarak atılmalı. Zira takımın kurtuluşu ve geleceğe sağlam bir şekilde yürünmesi bu staddan gelecek maddi-manevi kazanımlarla sağlanacaktır.
Son birkaç gündür gündeme gelen ve “Trabzonspor Tek Yürek” mottosunun öncülük ettiği tribün birlikteliği de önemli bir unsur, zira özellikle yeni stadda artık birbiriyle didişen değil, rakibi boğan bir ambiyans oluşturulması için bu birlikteliğin mutlaka desteklenmeye ve geliştirilmeye ihtiyacı var. Her ne kadar Avni Aker Stadı’ndan ayrılmanın üzüntüsünü yaşıyor olsak da ve Akyazı projesi ile türlü türlü spekülasyonlar gündeme işgal etse de yeni stadın hızla benimsenmesi çok önemli bir atlama taşı olacaktır tüm camia için.
Artık geri sayıma geçtik, Avni Aker’de sanırım sondan 3. başlama vuruşunun çalmasına saatler kaldı. Sezona son birkaç yıldır hiç olmadığı kadar heyecanla giriyoruz. Umarım 34. haftanın son düdüğü çaldığında da aynı heyecanın daha fazlasını bir sonraki sezona taşıyor oluruz.
Yolumuz açık, vurduğumuz gol olsun!