RUHLARIN TEL ÖRGÜLERİ

Hakan Kulaçoğlu katıldığı bir programda “Olimpiyatlar savaşlar azalsın, kavgalar bitsin diye ortaya atıldı, ama bugün gelinen nokta tam tersi” demişti.  Hakan Kulaçoğlu çok geçmişe gidip Dünya’yı bir bütün olarak örneklemek istedi belki de ancak biz sadece Trabzonspor tribünlerine bakarak  bunu çok kısa bir sürece indirebiliriz. Takvimler 2003 yılının yaz dönemini gösterirken Trabzon’da uzaktan Trabzon’u takip eden kitleyi korkutan bir karar alındı. Avni Aker’deki tel örgüler kaldırılacaktı.  Özkan Sümer’in yoğun arzusu ile birlikte  ilginç bir şekilde ulusal(!) basında sadece Hıncal Uluç’un destek verdiği tel örgülerin kaldırılma düşüncesi uygulandı. Yıllarca  statta maç izlemeyen, özellikle Trabzon Avni Aker Stadı’na adım atmamış olan Hıncal Uluç “tel örgüler kaldırılsın gidip Trabzon’da maç izleyeceğim, bundan da gurur duyacağım” temelli televizyon programları yaparken  içimizden yetişmiş yazarlar dahi bu uygulamaya olumsuz yaklaşıyordu.

O dönem Trabzon ve Ulusal medyadan görüşlerin bazıları şöyle:

Hami Mandıralı

“Fenerbahçe maçı tel örgülü olsun”

Gönlüm tel örgülerin kalkmasından yana ama zor görünüyor. Bizi acımasızca eleştirenlere taraftarlarımız sağduyulu davranarak o insanların beklediği, körüklediği kötü imaja dur diyecekler. Onlar özellikle Fenerbahçe maçını aç kurtlar gibi bekliyorlar. Bu insanların eline koz vermemek lazım. Tel örgülerin Fener maçında kalkmaması lazım. Açıkcası biraz endişeliyim”

Trabzonspor Taraftarlar Derneği Başkanı Selim Doğan

30 bin kişiye garanti veremem

Trabzonspor Başkanı ve yönetimini aldığı bu karardan ötürü kutluyoruz. Karar geç alındı. Karar geçen sene alınmış olsaydı. Seminerler düzenler stratejik araştırmalar yapardık, taraftarlarımızı eğitirdik. Bu aşamada tel örgülerin 15 gün içine sıkıştırması bizi çelişkiye düşürüyor.

Maraton tribününde kendimize ait bölümde üç bin taraftarım olacak, onların garantisini veririm, ama 30 bin kişinin garantisini veremem. Bu konuda hakemin kararları, rakip takımın hocası ve futbolcularının duyarlı olması lazım. Fenerbahçe maçında tel örgülerin kaldırılması düşündürücü. Geçen yıl böyle bir uygulama başlasaydı daha iyi olurdu.

Türkİye Spor YazarlarI Trabzon Temsİlcİsİ Ergun Ata

Kararı destekliyorum

Bu karar çok önceden alınmalıydı. Zaten UEFA 2004’te tüm tel örgülerin kaldırılmasını istiyor. Bu çağdaş kararla kaldırılacak tel örgülerin yokluğu ile elbetteki münferit olaylar olacaktır. Ancak bu olayı çıkaranlar bilmelidir ki böyle bir hareket Trabzon’u ve kendisini yakacak. Eğer bir kişi tek başına bir camianın hayatıyla oynacaksa bilmelidir ki kendisi bunun en ağır cezasını çekecek.

Faroz Mahallesi Muhtarı

Filiz Hardaloğlu

Karar Sümer’in sonunu getirecek

Böyle bir kararı nasıl aldılar hayret ediyorum. Bizim taraftarlarımız çılgın, sahaya atladı mı Trabzonspor ceza alır, her şey olur. Buna yönetim karar verdi. Avni Aker’e kafes yapıldığı takdirde taraftarı kimse tribüne beklemesin. Trabzonspor sahada, taraftarsız mücadele etsin. Bu kararın Sümer’in sonunu getireceğini düşünüyorum.

Farozlu esnaf Adem Karaca

Karar çok yanlış

Tellerİn kaldırılması son derece yanlış. Çünkü bizim bilinçli taraftarımız kadar, bilinçsiz taraftarımız da var. Bilinçsiz taraftar sahaya bir şey attığı takdirde bilinçli taraftar onu ne kadar engelleyebilir? İnsanımız hazır değil.


Ömer Üründül:

Trabzon’da tel örgüler kesinlikle kaldırılmamalı. Trabzonspor Kulübü bu kararın cezasını çeker. Aslında buna sadece Trabzon değil, Türkiye’nin hiçbir kulübü ve kenti hazır değil. Tel örgüler şimdiye kadar sadece Denizli’de kaldırıldı ama şunu da belirtmekte yarar var İstisnalar kaideyi bozmaz.

Metin Tükenmez :

Trabzon’da tel örgülerin kaldırılmasına kaygı ile bakılabilir ama futbol terörü ve saldırganlık konusunda Trabzon biraz abartılıyor. Bazen İstanbul, tribün terörü konusunda Trabzon’u geçebiliyor. Medyanın aşırı abartısı yüzünden Trabzon halkı bu konuda biraz daha duyarlı ama koşullar ne olursa olsun Türkiye’nin her yerinde tel örgüler kaldırılmalı.

Kazım Kanat:

Trabzonspor şimdiye kadar Avni Aker’de çıkan olaylar yüzünden 21 kez ceza aldı. Ama hiçbiri etkili olmadı. Başta Hıncal Uluç, Can Bartu, Coşkun Özarı, Ziya Şengül ve ben yıllardır Trabzon’a gitmeye korkuyoruz. Çünkü taraftar sevmediği yazarı istemiyor. Fenerbahçe maçına bakınca daha da çok korkuyorum. Trabzonspor taraftarının Galatasaray’a çok özel sempatisi var. Ama Fenerbahçe’ye ise tam tersi, neredeyse her maçlarında olay var. Bu 30 yıldır böyle ve hiç değişmedi. Bu nedenle Fenerbahçe maçı riskli maç. Bana sorarsanız tel örgüler kaldırılmasın, tel örgülere elektrik verilsin.

Trabzon tribün liderleri, efsane oyuncuları dahi inanmazken Trabzonspor taraftarı uzun yılalr hiçbir olay çıkarmamıştır tribünde.. Bunda Özkan Sümer ve Atay Aktuğ yönetimlerinin bedava bilet vermeme uygulaması da etkendir belki de. Hatta Özkan Sümer bedava bilet vermemelerinden dolayı  olaylar çıktığını kendi tavrıyla belirtmiştir.  Bu ağır tavra taraftar gruplarından gelen yanıt ise şöyleydi:

 

Trabzonspor Taraftarlar Derneği ve Çılgınlar Grubu, düzenledikleri ortak basın toplantısı ile Beşiktaş maçında sahaya atılan yabancı maddelerden ve saha kapatma cezasından kendilerinin sorumlu olmadığını açıkladılar.

Trabzonspor Taraftarları Derneği ve Çılgınlar Grubu Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde ortak bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısındakonuşanTrabzonspor Taraftarları Derneği Başkanı Selim Doğa, Başkan Özkan Sümer’in alınan saha kapatma cezası sonrasında bordo-mavili taraftarlardan ‘haydut’ diye bahsettiğini belirterek, ‘Sayın Başkan bizi haydut diye nitelendiriyor. Bilinmesi gereken bir şey varsa sahaya yabancı maddeleri atanlar, Beşiktaş maçında aramıza Trabzonspor bayraklarıyla sızan diğer 3 büyük kulübün taraftarlarıdır. Bu insanlar kulübe zarar vermek için provokatörlük yapıyorlar. Gerçek Trabzonspor taraftarı geçmişte olduğu gibi bugün de buradadır ve her zaman takımını destekleyecektir’ diye konuştu.

Doğa, bu olaylardan dolayı taraftarları cezalandırmak için Trabzonspor Yönetimi ve Başkan Özkan Sümer’in Trabzonspor-Bursaspor maçının kale arkası bilet fiyatlarını 7 milyon lira yaptığını kaydederek, ‘Bu ölçüde alınan karar taraftarı küstürmektedir. Takımımıza her boyutta zarar vermektedir. Bu olayları tasvip etmiyor ve şiddetle kınıyoruz. Biz dernek olarak sayın Sümer yönetime geldiğinden beri bedava bilet talebimiz olmamıştır. Biz sadece takımıdesteklemekiçin daha iyi hizmet etmek için indirimli bilet talebimiz olmuştur’ dedi.

Çılgınlar Grubu üyeleri ise Başkan Sümer’in engellemiş olduğu ve doğal hakları olan pankart asma haklarının ellerinden alınması nedeniyleyönetimaleyhinde tezahürat yaptıklarını söyleyerek, ‘Biz kesinlikle bedava bilet almak için protesto yapmıyoruz. Doğal hakkımız olan, üzerinde Trabzonspor yazısı ve amblemi olan pankartlarımızı sahaya asmak istediğimiz için bu protestolar oluyor. Hakkımızı almak için de bu konuda yasal girişimlerde bulunacağız’ şeklinde konuştu.

 

 

Gerçek şudur ki Trabzonspor’un zor günlerinde başkanlık koltuğuna yerleşen Özkan Sümer 2011 yılında dahi bedava bilet ve holiganizm üzerine konuşmaktadır ki haklıdır.  Türkiye kendisinin istifaya zorlandığı o spor adına kara günlerden bu kara günlere kadar hep suni bir ışıkla aydınlatıldı spor açısından.  O ışığın kaynağı olan jeneratör az bir teklese hep bir karanlığın içinde bulduk kendimizi ve bugün o karanlığın zifiri tonlarına alışmış gözlerle önümüze bakıyoruz. Özkan Sümer ismi Trabzonspor dışındaki kulüplere gönül vermiş taraftarlar için ne anlam taşıyor bilemem ama  o bugün dahi sert tavrının eşlik ettiği  kolayca gerçekleştirilebilecek çözüm önerilerinden bahsediyor.   İşin odağına Fair Play dediğimiz ve ancak Erman Toroğlu kıvamında “Lütfen”  kabullendiğimiz şeyin orjinal halini yerleştiriyor.  Trabzonspor’un karanlığına karşı yaktığı ve kısa bir sürede çıkarcılar tarafından söndürülen bir ışığı Türkiye’ye yaymak istiyor ancak  Türk futbolunun her kirli saniyesinde adı bulunanların her saniye dolaştığı ekranlarda ismi dahi anılmıyor.

Türkiye’de yakılamayan ışığın Trabzon macerasına dönersek; Özkan Sümer’in istifası Atay Aktuğ yönetiminin yönetime geçmesini sağladı. Arada geçen boşlukta Trabzonspor başarılı bir dönem yaşamasına rağmen teknik direktörünü değiştirmişti ve Atay Aktuğ yönetimi karşısında  ekonomik olarak iyi sayılmayacak bir tablo buluyordu.  Bu durumda çoğu kişinin yapacağı gibi arkasına taraftar desteği alması gerekirdi normal Türkiye koşullarında. Atay Aktuğ tamamen Özkan Sümer’in izinden gitmedi ama o da bilet sayısını yüksek tutmadı hatta bedava bilet ve otobüs konuları yüzünden bir kısım taraftar üzerine yürüdü, Trabzonspor’a ait bazı tesislerin camları kırıldı. Ancak Atay Aktuğ döneminin en öenmli gelişmesi Trabzon Avni Aker tribünlerinde yaşanan değişimdi. 20 Kasım 2004’de 2003-2004 sezonunda puan farkı ile Fenerbahçe’nin ardından ikinci olan takım kendi evinde Fenerbahçe’ye 2-0 yeniliyordu ve Fenerbahçe’nin önemli futbolcularından Tuncay Şanlı maç sonunda kendilerini alkışlayan Trabzonspor taraftarına teşekkür ediyordu. Aynı yıl Trabzonspor’un hedefi yine zirveydi ve en büyük rakibi Fenerbahçe idi ki sezon sonu malum sebeplerden Fenerbahçe Trabzonspor’un 3 puan önünde şampiyon oluyordu.  Bugün Trabzon’da oynanacak Trabzonspor-Fenerbahçe maçı hakkında söylenenlere bakınca 7 yıl önceki manzara sanki hayali bir şeymiş gibi geliyor..  Daha kötü senaryolar Şükrü Saraçoğlu’nda oynanacak maç için kuruluyor… İşte Türk futbolunu aydınlatan jeneratörün yakıtsız kaldığı gündeyiz ve spor şiddeti önlemiyor, spor şiddetin diğer adı olmuş. Bu adı koyanlarsa kulüpleri yöneten ve sırtını tribün maşalarına bağlayan insanlar.  Sormamız gerekense bedava biletlerle ve avantalarla kurulan yapının bu manzaraya değip değmediği..

Önce kendimize sormalıyız belki de… Trabzon tribünlerinde manzaranın bu noktaya gelmesine değdi mi bu süreçte yaşadıklarımız??

 

Bir Yorum Yazın