Türkiye’de Türk basınına olan güvenin tek haneli rakamlarda seyrettiğini söylersek, Türk basının içinde bulunduğu içler acısı durumu basit bir şekilde izah etmiş oluruz. Özellikle Türkiye’de basın denildiğinde ilk akla gelen kavramlar arasında Besleme ve Yandaş basın yer alıyor. Besleme ve Yandaş basın, siyasi arenada olduğu gibi rantın en yüksek seviyede olduğu futbol camiasında da gerçek yüzünü göstermesini biliyor.
Basın kuruluşlarının şu takımın gazetesi, bu takımın gazetesi diye tanımlandığı bir yerde herkes yanlış düşünüyor olamaz. Yaptıkları haberlerle yandaşı olduğu ve beslendiği mekanizmaya methiyeler dizen, karşıtlarını her fırsatta karalayan bir habercilik anlayışı sergileyen basın kuruluşları için farklı bir tanım yapılamazdı herhalde. Bunun en güzel örneklerinden birine 1461 Trabzon – Fenerbahçe maçı sonrası rastladık. Haberin yapıldığı gazetenin Hürriyet ve habere imza atan gazetecinin Ahmet Ercanlar olması bizi hiç şaşırtmadı. Ama bu sefer Ahmet Ercanlar kabuğunu kırıp, çağ atlıyor. Gözümüzün içine baka baka ben Fenerbahçe camiasından besleniyorum ve onların menfaatleri için çalışıyorum diyebilme cesaretini gösteriyor.
Ahmet Ercanlar’ın yaratıcı odasından çıkan Besleme basının, aslında anlatmak istediği:
”Geçen yine Fenerbahçe maçını tribünden seyrediyorum, yanımdaki adam
– Volkan’ın çükünü kesmeyin onun ki daha küçük, Kuyt’un sarı pipisini kesin dedi
o da yetmezmiş gibi bir diğeri de
– pis tü kaka caner
dedi.
En kötü olanı ise, elinde bazukayla dolaşan bir adam bana Zittirik TV çalışanlarını sordu. F-16’sını dışarıda bıraktığından ve çok trafik olduğundan dem vurup acele etmemi söyledi. Bende ne olduğunu anlamadığım için şaşkın bir şekilde adamı izledim.
Bunca insanlık dışı olaya rağmen bataklıkta yeşeren bir güzellik vardı ki mutlaka görmenizi isterdim. Bu güzelliğin mimarı ise hepimizin çok sevdiği, ulu önder Aziz Yıldırım’ın ta kendisiydi. Aziz Yıldırım, trafik ışıklarının kırmızıdan yeşile geçtiği anda kornaya basmayarak, bütün kötülüklere bir kurşun sıktı. Bunu gören Aykut Kocaman boş durur mu bu güzelliğe daha büyük bir güzellikle cevap vererek, afrikadaki açlığa son verdiğini açıkladı.”
Tribünde kendi kendine söylenen taraftarın haber değeri taşıması
Ahmet Ercanlar’ın Hürriyet gazetesinde tam sayfa ele aldığı haberde, benim ve bir çok kişinin anlamadığı bir nokta var. Tribünde söylenen sözlerin, haber değeri taşır hale getirilip, Türkiye’nin sözde en iyi gazetesinde büyük puntalarla yayınlanmasıdır. Az çok tribünde maç seyretmiş bir adam bu söylenenlere inanır, çünkü aynı sözleri ve daha iğrenç sözleri tribünde duymuştur. Bunlar tribünde olup biten ve sonradan kimsenin hatırlamadığı şeylerdir. Kimin söylediği belli olmayan bu sözleri tutup da haber yapan gazetecide art niyet aramamak elde değil.
Aykut Kocaman çok ”Cici”
Haberin içerdiği asıl mesaja gelirsek, olayın kahramanı gazetecemiz Trabzon insanını ve camiasını karalayıp durduğu bir haberin sonunda Aykut Kocaman’ın yaptığı yardımdan bahsetmiş. Şimdi bu haberi yukarıdan aşağıya doğru incelediğimizde ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor: ”Trabzon insanı ve camiası tü kaka, Aykut Kocaman çok cici”
Böylece besleme gibi davranan gazetecimiz, ne için ve kimin için çalıştığını açık bir şekilde ifade etmiştir.
Son olarak Ahmet Ercanlar’ın 1461 Trabzon – Fenerbahçe maçına gitmediği iddia ediliyor. Aslında söz konusu iddianın gerçek olup, olmaması o kadar da önemli değil. Asıl önemli olan haberin sipariş üzerine yapıldığı gerçeğidir.