AVRUPA FATİHİ UĞURLU STADINDA

Bu sezon artık cılkı çıkmış, kabak tadı vermeye başlamış Süper Toto Süper Lig’in normal sezonun sonlarına yaklaşıyoruz. Avrupa dedik elendik, Türkiye Kupası dedik elendik, ama 3 günde bir maç yapma belasından yine kurtulamadık, üzerine zaten sallantıda olan moralimiz iyice bozuldu. Yabancı futbolcu olsam iki biraya onu da düzeltirdim ya, neyse yerim dar şimdilik.

İşte bu yoğun ve ne idüğü belirsiz sezonun 2+11+32 = 45. maçına çıkacak Trabzonspor yarın saat 19:00 itibariyle. Rakip bu sezonun flaş(!) takımı Galatasaray. Ligin asıl fırtınası başka diyarlarda eserken, yerel esinti olup haftada 1 maç yapa yapa bu noktaya gelen, ama periyot 3 güne düştüğü ilk anda conta yakan, Avrupa’yı son yıllarda sadece haritada gören Avrupa Fatihi(!). Hoş sadece kendisi değil, Avrupa hayalleri kuran bazı oyuncuları da aynı haritaya bakıp iç geçiriyor ama yapacak bir şey yok. Hele hele senin Avrupa’n Seyrantepe’yse söyleyecek söz bile yok. Sen de bu dandik ligin Abdurrahman Çelebi’si oldun çünkü, keyfin yerinde olsa gerek.

 

 

Bu dandik işleri bırakıp asıl konumuza dönelim. Normal bir sezonun neredeyse 1,5 katı kadar maç oynayıp bu noktaya gelen Trabzonspor için, eğer çok büyük bir aksilik olmazsa Play-Off Şampiyonluk Grubu’na kaldı diyebiliriz. Bursaspor’un da puan kaybetmesiyle Trabzonspor için az da olsa tehdit oluşturan iki takım kaldı: Gençlerbirliği ve Eskişehirspor. Ama ikisi ile de en az 7 puan farkı var Trabzonspor’un, tabi zor bir fikstürle de birlikte. Şu halde bile play-off maçlarında şampiyonluk umudu az Trabzonspor’un, ki bence asıl hedef olarak Şampiyonlar Ligi vizesi peşinden koşulmalı, hele şu anki 2.’nin oynadığı oyunu da görünce. Bu maçın önemli amaçlarından biri de, gelip Galatasaray’ı İstanbul’da kendi evinde güzel güzel yenip dönmek, haftaya oynanacak asıl maç için moral depolamak. Şu an herkes Galatasaray’ın mutlak favori olduğu görüşünde birleşiyor; ne kadar güzel! Çünkü şu ana dek, bizim favori olduğumuz karşılaşmalarda, medyanın da “siz yaparsınız aağbi” pohpohlamalarıyla, 90. dakikada gol yiyip çok puanlar kaybettik. Bırakalım favori onlar olsun, onların eli ayağı dolaşsın, onlar saçmalasın. Biz gol yemeyelim de, illa ki sıkıştırırız o arkadaşlara.

Daha 2-3 hafta önceki İstanbul zaferinin tadı damağımızda kalmıştı, çok da hoşumuza gitmişti. Şimdi hazır yine oraya gelmişken, şehrin lezzetli mekanlarından bir başkasında tekrar şenlendirelim damağımızı. Nasıl olsa haftaya güzel bir tatlı tabağı bizi bekliyor olacak.

Bir Yorum Yazın