Futbol herkesin sevdiği ve hakkında fikir sahibi olduğu basit bir oyundur. Futbolu oynamak için La Masia alt yapısından geçmeye gerek yoktur. Eğlencenin ve keyifli dakikaların başladığı her anın mutlaka bir 90 dakikası vardır. Hepimiz biraz oynarız ve biraz biliriz. Cinsiyeti ve yaşı yoktur futbol sevgisiyle beraber oynama hevesinin…
“Ya topçu ya da popçu” olacaksın tabiri çok sık kullanılır. Çünkü futbol endüstrisi sıcak paranın nehir olup aktığı bir yelpazeye sahiptir. Durum böyle olunca kısa yoldan çabuk para kazanma ve şöhret basamaklarını ikişer üçer çıkma şansı kaçınılmaz olur. Kapağı iyi ya da kötü bir kulübe attıktan sonra zaten para hep hesaba yatıyordur çok fazla mücadele etmenize gerek kalmaz.
Peki, para her şey midir? Parası olan futbolda her şeye sahip olabilir mi? Şüphesiz ki, futbolcular bu işi sadece para kazanmak için yapabiliyor. En çok parası olan en iyi adamlarla oynuyor. En çok parayı kazanmak isteyen ise en büyük takımlara transfer olmak için çabalıyor. Bu aynanın görünen ve herkes tarafından bilinen kısmıdır. Bir de madalyonun öbür yüzü vardır.
Bir kulüp olarak en iyi şartlara ve istediğiniz futbolcuyu satın alabilecek güce sahipsinizdir. Ama kimi futbolcuyu satın alamazsınız. Paranız yetmediği için değil, almak istediğiniz futbolcu kendini tek bir yere ait hissettiği içindir. Cümlenin bittiği bu bölümde Francesco Totti başlar.
*
Eğer Totti sakatsa, cezalıysa ya da herhangi bir sebepten oynamıyorsa Roma taraftarı “No Totti No Party” pankartını açar. Çünkü Totti olmadan ne parti olur ne de futbol… Roma’da Totti’ye Roma’nın Mitolojik Tanrılarından futbol içinde gönderilmiş elçisi olarak bakılır. Abartı olarak gelebilir -ki bana göre abartı- ama bu gerçeği değiştiremeyiz. Evlerin duvarlarında Totti motiflerine rastlamak mümkündür. Hediyelik eşyalar, mekanlar ve evlerdeki posterlerden ziyade dövmeleri, duvar süslemeleri vs. bir çok figür Roma sokaklarında vardır.
Futbola başladığı günden bu güne kadar hep Roma forması için mücadele etmiştir. Seveni kadar sevmeyeni de çoktur. Agresif, çirkef, sinirli, saygısız vb. etiketleri birçok kişi tarafından almıştır. Haklılık payları vardır. Totti iyi bir futbolcu olduğu kadar çirkeflikleri de vardır.
Ama Totti’de olan aidiyet duygusu dünyada eşi benzeri olmayan bir biat örneği sergiler. Bir dönem Real Madrid tarafından teklif geldiğinde “Real Madrid beni para ile satın alamayacağını iyi bilir.” sözünü söyleyerek Roma taraftarı için bir ilah olmuştur çoktan… Her ne kadar daha sonradan “Roma dışında bir takımda oynamak istersem bu Real Madrid olur” demiş olsa bile, bir an olsun ayrılmayı kafasından geçirmemiştir.
Totti’nin Fıkraları adı altında bir kitap çıkardı. Kitabın ilk serisi 1 milyon satarken 2. baskısı da hemen hatırı sayılı bir satışa ulaşmıştı. Bütün gelir yardıma muhtaç çocuklara bağışlandı. Roma’nın “Altın Çocuğu” olarak anıldı. “Güzelliğin sahaya indiği an Totti’nin kramponlarını giydiği andır” rivayetine konu olmuş ve belki tarihe geçecek Trapattoni sözü ile yere göğe sığdırılamamıştır.
Her futbolsever takımında bir Totti görmek ister. Sebebi ise bu işe profesyonellikten ziyade o takımın taraftarı olarak bakan savaşçı futbolcuya kimse hayır demez. Yetenek, hırs, asalet ve deliliğin ortak noktasında 10 numaralı formasıyla Totti vardır.
Trapattoni aslında Totti’yi hepimiz için özetliyor;
“Her futbolcunun içinde bir dahi vardır, ama sadece bir Van Gogh var ve sadece Totti var”
Garrincha
bir garip futbol aşığı