Sonu hüsranlı hayaller kuralım; zor gibi görünüyor ama daha az üzücü emin ol, hadi. Anla artık, yık, viran eyle tüm düşündüklerini, ipi hislerine ver, sürükle kendini. Ne kadar uğraşırsan uğraş yok iyinin, doğrunun, temizin mutlu sonu; hep hüsran hep acı, hayallerini öldürmediler mi zaten, sen de ölmeyecek misin? Ya pes et ve git ya da pes etmeyerek öl, sonunu görme, yok sonu çünkü. Sen kaderini gören ilk insansın, mutsuz olmak için geldin. Herkesin bir kaderi var; sana biçilen kumaş da bu, giyin ihtirasın elbisesini, devam et, kaçma, gitme. Kaybettikçe daha çok seveceksin.
İlk hayal kurduğun anı düşün. Sen kurdun o hayalleri bir başkası değil; yine yaparsın. Sorma sonunu, söyledim işte: yok sonu. Doğarken sordun mu sonum ne olacak diye? Yaşarken biliyor musun nereye varacağım diye? Bunda da sorma be; gel hayaller kuralım, üzülelim. Bizim zaferimiz hayallerimizin çalınmasına karşı hayal kurmak, bizim mutluluğumuz umutlarımız tükendikçe yeni umutlar edinmek.
Gel arada üzül; hep mutlu olacak değilsin. Bir tek mutsuzluğun olsun hayatında, o da Trabzonspor olsun. Kabullen artık, sonu hep acı ile biten bu sevdanın hükmüne bırak bedenini. Direndikçe tükeniyorsun. Hayat sen tükenince bir işe yaramıyor. Tüm acıların üzerine bir hayal daha kur. Gel hadi, gel mesela asla şampiyon olamayacağını bile bile şampiyon olmayı hayal edelim, asla sokaklara dökülemeyeceğimizi bile bile cadde cadde gezelim, hadi gel, o kupa asla gelmeyecek de olsa kaldıralım göğe; gök kabul eder hem hayalleri, kimseye söylemez. Korkma hayal et; sonu yok bu işin. Hadi hayal et ufacık çocukların bordo mavi formaları ile sokaklarda “şampiyon” diye bağırarak gezemeyeceğini bile bile al onları omzunda gezdirmeye. Ne olur tepki verme, şaşırma bana, hadi gel. Şu kupayı Kazım abiye götüremeyeceğimizi sen de biliyorsun ama çıkalım şu Artvin’in tepesine. Sen kendini asamazsın Mehmet Dalman gibi, as şu hıncını artık hayal kurmalısın, umutlar edinmelisin, Mehmet’in dediği doğru bunu sen de biliyorsun. Dünyaya bir daha gelsen yine bu sevdanın peşinden koşarsın ve hayallerinin ölümünden Trabzonspor sorumlu değildir, Mehmet’in ölümünden de değildi. Hadi dinle Mehmet’i. Yoksa korkuyor musun hayallerinin heyecanı ile bir gün çok sevdiğin eşinin gözlerinin içine son kez bakarak “hayallerim yine olmadı” diyerek ölmekten? Korkma, bu da yazılıysa kaderinde olacak; asla kaçamayacaksın. Zorlama artık; Mustafa amca hiç korkmadı. Yoksa hayallerinin peşinden koşarken cansız bedenin asfalt üzerine serilir diye mi tedirginsin? Toprak sıcaktır uzun süre üşümeyeceksin. Topla cesaretini gel yola çıkalım.
Evet bağır. Daha çok bağır. At içindeki nefreti. Öfkeyi atabileceğine inanıyorsan eğer, atamayacaksın. Hayalleri örselenen bir insanın öfkesi ölene dek geçmez. Uğraşma ne olur, çırpınma artık; olan oldu. Gör kaderinin sonunu: biz mağlup doğduk, mağlup öleceğiz. Ama hayal kuralım ne olur, sana yalvarırım, kaybedecek hiçbir şeyimiz yok, en fazla üzüleceğiz ki onun ustası olmadık mı? Haydi üstat, uzanalım sırt üzeri mavi bulutlara bakarak, bordo hayaller kuralım, sen İstanbul’un köprüsüne bordo mavi bayrak as, ben Galata Kulesi’nden meşale yakayım. Hadi sen kupayla poz ver, ben fotoğrafınızı çekeyim. Gülümse bir az hadi; bu hayalin sonunda ikimiz de üzüleceğiz. Gülümse, çekiyorum. Sen de çek kendini üzüntülerinden. Zafere erişenler üzülmezler. Ziz eriştik zaferlerin en heybetlisine. Baksana yine bir başkaları sokaklarda bir şeyleri kutluyorlar. Neyi kutladıklarını söyleyeyim: şampiyonluk. Hiç uzanma yatağına duymamak için sesleri; uyuyamayacaksın, ikimiz de biliyoruz. Çık şu yataktan, aç pencereyi, ses içine işlesin. gör bak, senin kaderine böyle bir sevinç yazılmamış. İstersen ağla, istersen üzerlerine saldır. Hiçbir şey değişmeyecek. Hepsini yok etsen bile sana o sevinç asla nasip olmayacak. Hadi şimdi gir içeri, bu gecede hayal kurabilirsen zafer senindir. Zor da değil, kurarsın sen; istemesen de kuracaksın, kendini onların yerine koyacaksın, defalarca olduğu gibi “biz olsaydık ne yapardım?” sorusuna saatlerce hayaller yaratacaksın, işte sen busun, bir acı kahramanı.
Sen bir kahramansın, üzülme yalvarırım. Çırpındıkça kahroluyorum; kabullen, yaslan arkana, sert bak, bağır, çağır, söv ama çırpınma ne olur. Bak hem herkes mutlu olacak değil ya, biz de mutsuz oluruz dert etme. Unutma senin yenilgin çoğu zaferlerden daha kutsaldır, hadi gel sonu hüsranlı bir hayal daha kuralım.