Bir gün değer verdiğim bir insanın sosyal medyada paylaştığı bir cümleydi bu. Nedense beni derin düşüncelere sevk etti. Bu dört kelimelik yabancı cümle benim gözümde topluma bir aynaydı. “Beyin olmayınca baş ağrısı olmaz”… Düşünmeden işlere atılan bir toplum için ne kadar da özlü bir söz değil mi?
Türk toplumu olarak düşünmüyoruz, maalesef. Basit bir bakış açısı yakalayalım. Spor üzerine yazıyoruz ya yöneticilerimiz beynini kullanabilse ne yazacağız gerçekten merak ediyorum. Trabzonspor taraftarı olarak biz yazacak şeyler buluruz muhakkak ama ya diğerleri?? Spor basını denilen paçavranın hali ortada, beynini kullanmayan ve düşünmekten kaçınan insanların hatalarını sunmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Gerçekten de baş ağrısının sebebi düşünmek mi acaba?
Takım arkadaşlarının uçkurları yüzünden başı ağıran Szymkowiak’ın baş ağrısınının sebebi beynini kullanmaktan aciz takım arkadaşları değil miydi?
Meşhur Sivas maçının son saniyelerinde sahaya atlayan ve takımın önde olduğu maçı hükmen mağlup bitirmesini sağlayan kişnin de beynini o an kullandığı söylenemez herhalde. Baş ağrısını ise hem o hem de Trabzonspor taraftarları olarak toptan çekmedik mi?
Daha sonra ülkemize gelip başarısız olsa da Schuster ile anlaşma masasındaki asbaşkanından habersiz Lazaroni’yi Trabzonspor teknik direktörü yapan yönetim üyeleri o an beyinlerini kullanmışlar mıydı acaba? (Bilmeyenlere not: bu transfer görüşmesinden bir yıl sonra Schuster Real Madrid ile anlaştı.)
Konu Trabzonspor olunca yakın geçmişte çok örnek var; beyinsizlik yüzünden hissedilen baş ağrısına. Ülke futbolunun diğer taraflarında oluğu gibi Trabzonspor’da da sorunlar bir iki galibiyetle unutuluyor ve düzen devam ediyor. Her alanda beyinsizlikler yüzünden çekilen baş ağrısını da yeşil sahalara taşıyoruz haliyle… Evet; yağarsa yağmur yağar biz zaten islanmişuk dedik ama yağmur hiç dinmeyecek gibi…