Maalesef yazamıyorum tüm bunları… Zira klavyeye dokunurken parmaklarım keyiften değil sinirden ve streste titriyor.. Öfkem satırlarıma bulaşacak diye zor tutuyorum kendimi. Bu güne kadar bir onur madalyası gibi taşıdığım “bize her yer Trabzon” sloganı ile süslediğim Trabzon’luluktan şu an utanıyorum. Yapılanı Trabzon’a Trabzonspor’a ihanet olarak görüyorum.
Bu gece bir kadıncağız şu anda yoğun bakım kapısında ağlıyor kocasına sarılmış; belki ağabeyi ya da ablası da evde ağlıyor… Bir baba bu gece korkusundan ne yapacağını bilemiyor, gözü gibi baktığı oğlunu delik deşik şekilde hastaneye götürmüş, eli yüz kan ter içerisinde, daha beteri; ağlayamaz da karısının çocuklarının önünde… Demir gibi hava bu gece cennet Trabzon’da, bir hastane koridorunda… Bir çocuk. 18 yaşında. Hani bir arkadaşınızın kardeşi belki de, ya da mahallede haytalık yapan bir velet hani, kızsanız da ses edemediğiniz, ya da çocuk sonuçta… Daha 18 yaşında. Sırtüstü bir sedyede, gencecik bedeninde bıçak yaralarıyla, ameliyathanede. Belki de kalkamayacak bir daha o sedyeden. Belki kalksa bile izlerini taşıyacak ömrü boyunca bu mutlu(!) Trabzonspor zaferi gecesinin…Avni Aker’i yakmaz mıydınız o sedyede yatan kardeşiniz olsaydı ayağa kalsın diye, şimdi kaç forma satsak bu çocuk ayaklanır; hangi marşlar hafifletir annesinin acısını, nasıl bir skora razı olur bir baba çocuğunun acısına…
Ben kendi adıma anlayamıyorum nasıl bir mantık, psikoloji, anlayış bir spor müsabakasında ya da sonrasında 18 yaşında bir çocuğu bıçaklayarak yaralayan şahsın mazereti olabilir?
Bunu benim insanım nasıl yapabilir? Aklım almıyor. Nefret dolu şeyler yazmak, kinimi kusmak istiyorum ama biliyorum ki bu işin içerisindeki diğer taraf da muhtemelen yine bir çocuk, öyle veya böyle benim insanım.
Şimdi bu zafer gecesini kanlı elleriyle benim için matem havasına bürüyen bu çocuk, kanlar içerisinde yatan diğer renktaşı kadar kurbanı değil mi yanlış giden her neyse Trabzon’da…
Taraftar gruplarının, sosyal sıkıntıların, maddi sorunların aynı kazanda kaynadığı Trabzonumda bu sorunlara kaynaklık eden irin çukuru her ne ise en kısa sürede çözülmelidir. Sosyal ve ekonomik sorunların eğitimsiz çocuklarımızı pençesine alıp bu tarz karanlık geceler yaşamamıza sebep olmasına izin vermemeliyiz.
Yaralı kardeşimizin kanı kurumadan kulübümüzün, Valimizin, Emniyet Müdürümüzün, Belediye Reisimizin, Millet Vekillerimizin ve Sivil toplum kuruluşlarımızın bu konu üzerinde kafa yorması; sorunları net olarak tespit etmesi ve acilen gereken önlemleri alması gerekmektedir. Trabzonspor gibi bir gurur kaynağı; kentin dinamiklerini sarsıp, huzursuzluğa yol açan değil aksine derleyen toparlayan, büyüten rolünde olmalıdır.
Şampiyonlar Ligi sevincini yaşadığımız ve 7. Şampiyonluğun gururunu paylaştığımız bu günlerde takımızın adının bir daha böyle elim vakalarla anılmamasını temenni ediyor, yaralı arkadaşımıza acil şifalar diliyorum. Olayın sorumlularına dair yapılacak çalışmaların sonuçlarının ileriye dönük olarak çok önemli bir örnek teşkil edeceğini düşünüyorum.
Not: 15 Ekim 2011’de joganita.net’te yayınlanmıştır
Bu tip özeleştirilere ihtiyacımız var. bunu burada yapabiliyorsak. trabzon’daki taraftarda bunu yapabilmeli..