TRABZONSPOR’UN HOLLANDA KAMPINDAN İZLENİMLER

Hollanda ziyaretinden,  oradaki ortamdan ve izlenimlerimden bahsetmek istiyorum.

Birincisi; Şenol hocayla biraz konuşma fırsatı buldum çok şükür ama zaman yine de çok sınırlı oluyor ve nereden başlayacağınızı hangi konuya değineceğinizi bilemiyorsunuz. Bu yüzden ilk etapta Bize Ekşi De Trabzon ailesinin hem Ekşi’de hem de DikOyna’da verdiği amansız mücadele ve emeklerden dolayı Şenol hocamıza selamlarınızı söyledim.

Kupa gelse de gelmese de bizim için şampiyon bir takımın teknik direktörü olduğunu ilettim ve daima arkasında olacağımızı söyledim. Kendisini çok sevdiğimizi söyledim ve hep Trabzonspor’un içinde olmasını diledim. Kendisini neredeyse her sene görmeme rağmen yine de özlüyorum çünkü dünya tatlısı bir beyefendi. Bunca işin gücün arasında çocukların ve damadımın ne işlerle meşgul olduklarını ve okuyup okumadıklarını bile sorabilecek incelikte. Ne diyelim; Allah başımızdan eksik etmesin.

Futbolcuların neredeyse tümüyle resim çektirmek için fırsat bulduk ama yüzlerinden binbir parça düşüyordu desem yeridir.

Genel olarak Futbolcuların suratı asık, moralleri bozuk gibiydi ama ben o ortamı yine de yeni antremandan gelmişliklerine bağlıyorum. Zannedersem idmanlar çok yorucu geçiyor çünkü tüm futbolcular acayip kilo vermişler.

Hepsi iğne gibi olmuş. Buna Onur da dahil, bir kişi hariç… Bilin bakalım o kim 😉 Tabii ki Serkan; o küçük göbeğini maçta bile görebilmişsinizdir sanırım… 🙂

Maça gelince…

Sizlerin izlenimlerini bilemiyorum ama naçizane stadyumda gördüklerim izlenimleri aktarmaya çalışacağım.

Bana takım çok durgun geldi ve hani şu iki-üç metredeki sprint dediğimiz koşular çok bariz eksik.

Bunu da demin değindiğim gibi ağır idmanlara veriyorum çünkü futbolcuların kasları güç topladığında rejenerasyona ihtiyacın olduğunu ve bu gücün ilerki haftalarda sahaya yansıyacağını, buna belki aramızda olan tıpçı (Tüpçü değil :)) kardeşlerim hak vereceklerini düşünüyorum.

Pek iyi oynamadığımız bir maçta bile 4-5 Tane net gol pozisyonu yakaladık ama yine eski gol atamama hastalığımız açığa çıkmıştır. Her zamanki düşüncem: golcü olunmaz, golcü doğulur.

Bir insan ya golcüdür ya da değildir.

Halil, Volkan ve Alanzinho yakaladıkları pozisyonlarda bunu yine kanıtlamışlardır. Bu yüzden şampiyonluğa oynayacaksan mutlaka bir golcü şart çünkü biz hep gerçek golcülerle şampiyonlukları kovaladık. Şota gibi ,Fatih gibi, Burak gibi…

Umarım N´doye aradığımız kan ve kişilikte bir futbolcudur.

Futbolculara gelince…

Onur:  Süper formunda… Allah nazarlardan saklasın… Sanki hiç sakatlanmamış gibi. Yani en az sorun yaşayacağımız bölge kale olacaktır.

Giray: Daha şimdiden çok hazır göründü. Emniyet sibobu gibi. O da bayağı kilo vermiş ve kaptanlık da çok yakışmış bence.

Bamba: Tanıdık bir isme benzetebilirsiniz: GS’li Servet. Mücadeleci, kafa toplarında çok iyi ama ne zaman top ona atılsa sanki bir endişe kaplıyor insanı bir hata yapacak diye. Onun da öyle gözükmesi tabii ki boyundan kaynaklanıyor; çok hantal görünüyor ama birkaç pozisyonda zamanında müdahale ederek klasını gösterse de çok süratli futbolculara karşı ne olur, onu ancak maçlarda göreceğiz.

Soner: Arı gibi çalışkan. Kısa sürede takıma alışmış ve formayı sırtlayacakmış gibi.

Sapara: Maçta Onur ve Giray’la birlikte en beğendiğim oyuncuydu. Çok çalıştı, akılcı paslar dağıtıp deplase oluyor… Bu haliyle kalmasında yarar var bence.

Yasin: Kaliteli futbolcu olduğu belli. Eski Alman Futbolcu Litbarski gibi yürüyor ama biraz daha üstüne koyması şart yoksa Olcan sol tarafı kapar.

Zokora: Aynı Zokora; hep garanti, hic risk yok ama bana göre Colman’la değişmeli olarak forvete daha çok destek vermeli.

Emre: Az oynadı ama oyuna girdiğinden itibaren sanki “Ben bu formayı istiyorum!” gibi bir hali vardı. Frikikteki kendine güveni de bunu kanıtlıyor. Kimseye bırakmadı, aldı ve çok sert ve güzel bir vuruş yaptı. Bizim için çok değerli bir futbolcu olacak bence (Bunu Yasin de söylememiş miydi zaten 🙂 ).

Halil: Aynı Halil koşan, mücadele eden çok iyi bir profesyonel ama golleri maalesef kaçıran yani Umut 2 vakası gibi 🙁

Henrique geçen seneye nazaran biraz güçlenmiş. Gecen seneden daha iyi olacağa benzer. Alanzinho’ya attığı pas da pek de güzeldi 🙂

Alanzinho: Aynı tas aynı hamam. Bal yapmayan arı gibi hücuma hızlanıyor ama ceza sahası önünde öldürücü, iş bitirici pas yok… Yok… Yok malesef 🙁

Volkan Şen: Volkan’ı beğendim. Geçen seneye nazaran bu sene oynamak istiyor anlaşılan. Bir de şu hakemlerle ve rakiple diyaloglarını bıraksa çok iyi olacak ama o da gol atmamakta ısrarlı; hepsinde olduğu gibi 🙁

Göze batan bir-iki önemli not: ikinci yarıda oyuna aldığı Marek Cech ve Alanzinyho’yu tekrar oyundan alarak laubalilik yapana ve istediklerini yapmayana forma vermeyeceğini ima etmiş oldu Şenol hocamız.

Bu bir futbolcu için cezaların en büyüğüdür. Herkes ayağımı denk alacak; ya çalışacak ya da gidecek…

İkinci konu: Şenol hoca her oyundan aldığı oyuncu saha kenarına geldiğinde ayağa kalkıp elini uzatarak kendilerini hep tebrik etti. Büyük bir
adama da bu yakışır 🙂

Evet arkadaşlar şimdilik bu kadar. Baska sorularınız varsa tek tek alabilirim.

Hadi size okumakta kolay gelsin. Sevgiler saygılar…