9 Mayıs 2004 tarihi Trabzonsporlular için uzun yıllar sonra söylenmeye başlanan şampiyonluk şarkılarını bitiren tarihti. Trabzonspor ile Fenerbahçe yine büyük bir şampiyonluk yarışının içindeydi. Hafta boyu İstanbul medyası Galatasaray maçı verecek haberleri yapıp Trabzonspor’un konsantrasyonunu yok etme ve Galatasaray camiasını ise maç için konsantre etme peşindeydi. Manşetlerde Trabzon asıllı Galatasaray ikinci başkanı Ergun Gürsoy’un beyanatları, Hakan Şükür gibi Galatasaray takımının önemli isimlerinin Trabzonspor şampiyon olsun dilekleri vardı. Trabzonspor cephesinde bu haberler bir rahatlama olarak kendini gösterdi, klasik Türk futbolu belirtisi olarak. Galatasaray cephesinde ise sezonun en önemli maçı oldu bir anda ve sonuçta o yılın en kötü takımlarından Galatasaray Avni Aker’de 4-2 kazandı.
Bu yenilgide sezonun flaş takımı Denizlispor’un 12 dakikada kendi evinde Fenerbahçe’den 2 gol yemesi de etkendi ki maç 4-0 bitmişti. Bu maçta sürekli unutulan bir sahne vardır, o da Fenerbahçelilerin 2006 yılında Galatasaray’a kaptırdıkları şampiyonlukta tribünleri Galatasaray taraftar gruplarına sattığı gerekçesiyle suçladıkları Denizlispor kulübü 9 Mayıs 2004 tarihinde tüm biletleri Fenerbahçelilere satmıştı.
Bu konuları eşelemekle bir yere varılmadı bugüne kadar, bundan sonra da varılacağı yok. Ancak belirttiğim satırlar Türk futbolu ve toplumunun kanayan yaralarıdır. Mutlaka çözüm getirilmesi gereken ve gittikçe kan kaybından ölüme ilerleyen bir tablo; işine geldiği gibi hafızasal yaklaşım ve sorumluluğu başkasının paylaşmasını istemek.
Ben o 9 Mayıs ile başlayan haftaya değinmek istiyorum. 9 Mayıs 2004’de Trabzonsporlu olup Trabzon’da yaşayan her kişinin bir süreliğine hayatla mecburi iletişime geçtiği haftanın başlangıcıdır 9 Mayıs. Kentin dört bir yanında sinirlenen, ağlayan (evet ağlayan… ağlama melis diyorduk haklıyız bak modundaki insanların bilemeyeceği bir duygu olduğu için onları maruz görüyorum) insanlar vardı. Uyuyamayan teyzeler, sokakta topa vurmaktan vazgeçmiş çocuklar, yazın keyfini sürmektense surat asan bir şehir… 96 yılından itibaren onlarca travmaya maruz kalmış bir futbol takımının taraftarları yeni bir travma yaşıyordu. O kadar kısa sürede iflastan dönmüş bir kulüp, başkanı devrilince kulübe verdiği tüm parayı almak için haciz işine girmiş bir kulüp ve daha önemlisi yaşadığı başarılı günler popüler kültür altında ezilmeye çalışılan bir kulüp…. İşte gönül verdikleri, başka takım taraftarları tarafından sürekli laf atılma pahasına gönüllerde yatan kulüptü bu. Yine olmadı, yeniden kaçıp gitti o zincirleri kıracak ve mutluluk yayacak 8 harften oluşan ünvan….” ŞAMPİYON”… Yıllarca yaşayamadık şampiyonluğu, yıllarca yaşamadık şampiyonluk yarışını ancak vazgeçmedik gönlümüzden. Evet 9 Mayıs’ın haftasında şehrin üstünde güneş parlıyordu, evet 9 Mayıs’ın haftasında şehir güneşle kavruluyor görüntüsündeydi.. Evet o hafta Trabzon kan ağlıyordu, sahilden 20 km içerde dağın başında bir köy evinde ağlıyordu üzüntüden bir teyze, Trabzon’da Ganita’da okulu kırıp oturuyordu iki genç gözyaşları içinde… İşte Trabzon buydu..O hafta geçip yeni bir haftaya başlarken ise yeni bir Trabzon vardı göz önünde. Trabzon’un karakteristik yapısı itibari ile her kötülük beynin biraz tozlu bir kısmına atılmıştı ve hayat devam ediyordu. Trabzon ve diğer Doğu Karadeniz illerinde yaşamanın zorunluluğu olarak mutluluk ve yeni hayallerle dolu bir yeni hayat başlıyordu. O karamsar havanın altında yaşamın sürme nedenidir bu. Köylere çıktığınızda 70-80 yaşlarında süper kafa teyzeler görür insanoğlu, işte o teyzelerin ömür sırrıdır bu yaşam tarzı. Trabzonspor’un büyük olmasının da nedenidir.. Hep daha iyisini ve güzelini hayal etmek, travmayı ne kadar derin olursa olsun yaşamak ve bir süre sonra o travma yaşanmamış gibi dışarıya yansıtmak… O travmanın ardından Trabzonspor yine şampiyonluğa oynadı; Cem Papila travması yaşadı. Sonra Anorthosis travması geldi.. Ziya Doğan travması, Albayrak travması, kulüp yönetimi içinde yaşanan travmalar…. Ardından yeni bir yönetim geldi ve yeniden hayallere gömüldü camia. O kadar travmanın üzerine 3 yılda biri gayri resmi şampiyonlukla sonuçlanan iki şampiyonluk yarışına girdi Trabzonspor. Yine nice travma atlattı arada.. Ama dedik ya bir hafta hüzne boğulmuş şehir yeni haftada yeni bir umuda yelken açtı diye..