Yıllardır iktidarı bekleyenler dizginleri nihayet ele aldı ve Trabzonspor bir değişim yaşıyor, bu büyük bir değişim. Değişimin kulübe nasıl yansıyacağını tahmin etmek için aceleci olmamak lazım yalnız benim gibi bir iyimser için bile kulüp şu an bıçak sırtında gibi görünüyor. Görünen o ki, Trabzonspor Sadri Şener yönetiminin kale almadığı, sırt çevirdiği bir çok insana yani “6 yıldır yenilenlere”tekrar kucak açıyor. Bu insanlar kurulmuş bir yay gibi hizmet etmeyi bekledilerse yukarı çıkacağımızdan eminim ama farklı insanlarla aynı yanlışları yapma olasılığımız hiç de düşük değil…
Benim için seçim gecesi, adaylar ve listeler tamamen fiyaskodan ibaretti. Beğendiğim başkanın listesi zayıftı, listesi güçlü olanın kendisi tuhaf vs… Yani ben en iyi adayla bile seçimi Trabzonspor kaybedecek diye düşünüyordum. Hacıosmanoğlu bu şartlar altında seçimi kazandıktan sonra kendisinden hiç beklenmedik bir şey yaparak kulübün tarihi boyunca çok az kez yapılan bir işi hem de ilk icraatında kotardı ve Teknik Direktörlük işini kartvizite değil, hak edene verdi. Benim için ülkenin asırlardır yaşadığı kötü kaderin en büyük nedenlerinden biri budur; ” İşi ehline vermemek” ve “İşe göre adam almak yerine, adama göre iş uydurmak”
Mustafa Hoca’nın takımın başına geçmesi bu manada gerçekten çok olumlu bir iş oldu. Sonrasında bir başka “yenilen” Fatih Tekke sportif Direktör olacakken alışılagelen Fatih problemleri nedeniyle yine bir başka “yenilen” Ünal Karaman bu makama oturdu. Ünal Hoca bu işi yapmaya ne kadar muktedir ciddi şüphelerim var, emin olduğum oyuncularla iletişiminin son derece iyi olduğu ve takım içinde çok sevilen bir figür olduğu ama sahaya çıkmayacaksa bu meziyetini nasıl kullanacak göreceğiz…
Sadri Şener yönetimlerinin sırt çevirdiği bir başka isim “Hami Mandıralı” taraftarın ciddi anlamda şerh düşmesine rağmen hocanın yardımcısı olarak atandı ve Sadri Şener’le beraber kulübe gelen 2 efsanevi figürün A.Suat Özyazıcı ve Ö.Sümer’in görevlerine son verildi. İlk yönetim kurulu toplantısı sonrasında 2 Asil üyenin istifası istendi. Kulübün emektar oyuncularından Serkan’a yol verildi ve onun da gidişiyle şampiyon kadrodan yani 2 yıl öncesinin kadrosundan sadece 4 oyuncu kaldı kadroda ( Colman ve Alan’ın gittiğini varsayarak yazıyorum bunu) Kulübün resmi sitede kullandığı üsluba kadar bütün taşlar yerinde oynamış görünüyor.
Yukarıda yapılanlar bir yönetimin takdiri denilebilir, yalnız yeni gelen yönetimin ciddi bir maddi kriz yaşadığını da sanırım hepimiz biliyoruz. Gerçekten çok merak ediyorum, 6 senedir bugünü bekleyen Hacıosmanoğlu nasıl projeler üretti? Biz listesini de kendisi de tanımaktan çok uzağız icraatlarına göre konuşacağız tabii ki ama ilk ay itibariyle görüntü hala netleşmedi.
Futbol takımına gelecek olursak, krizler fırsatları doğururmuş. Maddi sıkıntı nedeniyle bu yıl transfer yapmaması bile ihtimal dahilinden olan Trabzonspor 1461’den 6-7 oyuncuyu yukarıya alıyor. Bence bu rakam kesinlikle abartılı değil. Daha önce o takımda oynayan, Yumlu, Karmil ve Zeki Yavru’yu yine altyapıdan gelen Aykut ve Tolga’yı hesaba katarsak Trabzonspor’un kadrosunda ilk kez uzun yıllar sonra altyapıdan 10’nun üzerinde oyuncu olacak… Yıllardır sırt çevirdiğimiz (bir başka yenilen) altyapı bu yıl bize tekrar ışık vermeye başladı, ne nihayet herkes kurtuluşun transfere veya devasa bütçelere değil, hedefe odaklanmış- adanmış aç oyunculara bağlı olduğuna inanmaya başladı.
Benim ergenlik zamanımda futbolda altyapı örnekleri hep Ajax üzerinden verilirdi, şimdi yeni moda Dortmund. Herkes altyapıda Dortmund modeli üzerine konuşup duruyor ama en ufak bir olumsuzlukta ilk önce altyapıdan gelen oyunculara sövüyoruz. M.Yumlu’ya yapılan Şaban muamelesinin altında biraz da bu yatıyor. Onda önce Tayfun, Hüseyin, Lemi gibi adamlar bu işi görüyordu. Oysa “Siyah Hüseyin” Zokora’nın maliyet&verim tablosundaki korkunç açığa rağmen gördüğü saygı gerçekten ibret verici…Yine taraftarın burun kıvırdığı Barış Memiş ve 1 yılda neredeyse 3 trilyon kazanan Volkan Şen’in yaptıkları ortada. Barış ne kadar kötü oynarsa oynasın asla Volkan Şen seviyesine inmedi…Ben kötünün iyisini savunmuyorum yanlış anlaşılmasın, sadece adalet terazimizin ayarını düzeltmemiz gerektiğinden bahsediyorum. Bir oyuncu Trabzonlu olduğu için Trabzonspor’da oynama konusunda öncelik sahibi olamaz ama eşit şartlarda yarışan iki adamdan tabii ki Trabzonsporlu olan tercih edilmelidir.
Taraftar eskisi gibi değil, daha sabırlı, iletişim kanalları açık ve neyin olduğunu herkes kadar biliyor. Eskisi gibi tez canlı değil ama hala eksiklerimiz var…Dilerim bu yıl, bu muhtemel kriz döneminde kendi evlatlarına (Trabzonlu oldukları için değil ama altyapıdan geldikleri için) biraz daha hoşgörülü olur… Ben elimizdeki kadronun yeterli olduğuna hatta gereğinden çok fazla şişkin olduğuna inanıyorum. Bu yıl yola gerçekten inanan ve Trabzonspor’da oynamak isteyen adamlarla çıkarsak belki de yenilenler intikam alabilir kim bilir?
Özetle Trabzonspor yeni bir yola girdi. Sadri Şener’in ilk döneminde Trabzonspor istediği topçuyu alan, finansal yönden başarılı bir kulüptü. 2. döneminde ise elindeki iyi futbolcuları bile tutamayacak bir hale geldi maalesef. Bu yeni dönem, yeni tercihler ne gösterecek bilinmez ama kesin olan bir şey var, zorunluluklarla çıkılan bu yeni yol iyimserlere hala güzel şeyler vaat ediyor…