Emre Belözoğlu’nun Maçka’ya anaokulu amacıyla kullanılacak bir okul binası yaptıracağına dair haberler Trabzon Valiliği’ne bağlı kurumların sitesinde yayınlandıktan sonra haliyle camiada tepki oluştu. Bu haberi öğrendikten sonra Ekşi Sözlük’te konuyla ilgili bir entry yazdım. Yazdığım entryde Maçka ve Çaykara’dan bahsettim ve ardından pek çok Maçkalı ve Çaykaralı hemşehrimden destek mesajı aldım. Bu destek mesajları beni çocukluğuma ve sabahın 7’sinde okula gitmek için teptiğim çamurlu yollara götürdü beni. Soğuğun insanın içine işlediği dere kenarındaki okuluma…
Her şeyden önce Emre Belözoğlu’nun yaptığı şey tamamen kendisine itibar kazandırma olayı. Trabzon halkı da bunun farkında. Ve Trabzon halkı tarafından nefret edilen birinin Trabzon üzerinden prim elde etme çabası olayı daha tiksindirici yapıyor. Ve haliyle okulu kimse istemiyor.
Trabzon’un ilçelerinde bundan 10-15 yıl önce ve daha öncesi dönemde okuyanlar neler yaşadıklarını iyi bilirler. Okula gidebilmek için kilometrelerce yürümek, kışın akşam vakti eve dönmek… Yürümek dedik de yolların çamur içinde olmasını es geçmemeli. Hikmet Sami Türk seçim zamanı Çaykara’da yaşlı bir amcaya hükümetten memnun musun diye sormuş da amca Rus hükümetinden yollar nedeniyle şikayetçi olmuş ya o hesap. Yatırımın seçim zamanı bile uğramadığı yerlerdir Trabzon’un kırsalı.
Ben Çaykaralı değilim, Maçkalı da değilim. Ama bu iki ilçenin benim için önemi büyüktür. Orada bir eğitim aşkı görünür. Ben aslında nispeten kolay şartlarda okudum. Ailemin fena olmayan bir geliri vardı, sadece 20-25 dakika yürüyordum… Maçka ve Çaykara ise insanların gelirlerinin kısıtlı olduğu ilçeler. Gelir kaynakları hayvanc
ılık ve ormancılık ile sınırlı(ydı). Şimdi belki bunların yanına turizmi ekleyebiliriz. Bu iki ilçe Trabzon’un okur-yazar oranı en yüksek ilçeleri. Belki Beşikdüzü bu ilçeler ile bu konuda yarışabilir.
Bir arkadaşımın(Çaykaralı) babası anlatmış. Çamurlu yolarda kilometrelerce yürürmüşler. Bir gün babası yeni
bir kara lastik alayım mı diye sormuş, O ise kitap istemiş kara lastik yerine. İşte o çocuklar bugünün doktorları, öğretmenleri , mühendisleri… O çocuklar içinden Adnan Kahveci de çıktı zamanında. Maçka çok mu farklıydı sanki.
Trabzon bu ülkenin görünmeyen şehridir, her zaman kendi içinde acıyı çekip kendi dertlerine derman olmaya çalışmış, yetmemiş en kötü zamanlarında düşenin yanında olmuş bir şehir. Bu şehir ailesinin kazandığı bir kara lastikle okul bitirenlerin onurlu hikayelerinin yazıldığı şehir. Trabzon on yıllardır onurlu öğrenciler yetiştiriyor nice k
öy okullarında, bu ülkedeki pek çok insanın ayakta duramayacağı dağ başlarında. Emre Belözoğlu’nun parasının bulaştığı bir bina ancak bu onuru zedelemeye yarar… Daha rahat bir eğitim imkanındansa onurlu bir eğitim alsın çocuklarımız. Emre Belözoğlu günahlarının affı için okul yaptıracaksa önünde 80 tane farklı seçenek var.
Yazımı sözlükte yazdığım entry için aldığım güzel geri dönüşlerden birindeki bir sözle bitirmek istiyorum:
“Çantasında mısır ekmeği ve yayla peyniriyle 4 km yürüyerek okula gitmemiş adama okulun değerini anlatamazsın.”