Günlük konuşmalar esnasında sık duyduğumuz bir kavram hazımsızlık. Kelime anlamına filan inecek değilim. Benim için önemi olan yanı o değil çünkü…
Dünya üzerindeki efsane tribünlere baktığımızda yıllar içinde değişen bir şey olduğunu görüyoruz. Taşkınlık artık iyi taraftar olmaya değil ateşli taraftar olmaya dair bir kompanent. Efsane taraftar kriterleri de değişiyor. Bir dönem taşkınlık bir kriterken artık tam tersi bir durum var… Kontrol sahibi olmak ve her sonucu sindirebilmek; Türkiye’deki herhangi bir tribünde emsaline rastlanılmayan bir erdem…
Geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom takımı bu yıl dörtlü finale çıkamadı. Aklıma ilk gelen ise geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Ligi yarı finalinde eledikleri Fenerbahçe Acıbadem takımının taraftarlarından gelen tepkinin ne olduğu idi. Kalabalık olmanın haklı olmak olduğunu sananlar geçen yılki maçtan sonra Özge ve Gözde’nin açıklamaları nedeniyle milli maçta dahi bu iki oyuncuya tepki göstermişti. Bukalemun lafını dilinden düşürmeyen kitle bahsi geçen şampiyonluğun geldiği maçta Bakü takımının bayraklarını elinden düşürmüyorlardı üstelik. İşte bu kitle yeni adıyla Vakıfbank Türk Telekom elenince yine bu ikiz milli oyuncularımız üzerinden alay etmeye çalışmışlar. Üstelik ani bir kararla takımlarının isimlerinden o takımın bu hale gelmesinde büyük payı olan Mehmet Ali Aydınlar’ın Acıbadem’ini silen bu kitle onu anmak konusunda da aynı durumda. Galibiyet veya mağlubiyet… Hazmetmedikten sonra hiçbir anlamı olmayan iki şey…
Başta da belirttiğim gibi bu tüm ülke için aynı. Tüm tribünlere ve o tribünlerin destekledikleri renklere bulaşmış. Dün akşam Trabzonspor bu yılki ilk derbi galibiyetini aldı. Hazmedemedik, açık ve net şekilde. Alttaki karikatürize edilmiş resim de bunun bir örneği. Sosyal medyada yapılan yorumlara ise değinmek dahi istemiyorum.
Hazmetmek bu oyunun zevki için bir gereklilik. Bunu başaramadığımız sürece skorlar üzerinden haz duymaya devam edeceğiz. Skor orospusu olmak ya da TARAFTAR OLMAK…