Sayın Cem Yılmaz,
Bir kampanyada yer almışsınız. Milyonların size duyduğu sevgiyi, saygıyı, sempatiyi bizim 3 yıldır hakkımızı çiğneyen insanların menfaatine alet etmişsiniz. Diyeceksiniz ki neden. Lütfen bu yazıyı sonuna kadar okuyun çünkü bizim sesimiz pek duyulmuyor. Üç siyasi parti de onların sesini duyuyor. Ana akım medyanın tamamı onların sesini duyuyor. Bizim sesimizi mahkemeler hakkıyla işitiyor, Avrupa medyası hakkıyla işitiyor, dünya spor medyası hakkıyla işitiyor ama nedense kendi (?) ülkemizde sesimizi bir türlü duyuramıyoruz, meramımızı bir türlü aktaramıyoruz. Belli ki siz de spor ve siyaset dünyasındaki statükonun gür sesini dinleyip harekete geçmişsiniz ama bir de bizi dinleyin.
Fenerbahçeli yöneticilerin neden haksız olduğunu anlatmayacağım. Bunu defalarca yazdık, çizdik. Tahmin ediyorum siz de az çok biliyorsunuzdur. En azından Fenerbahçe taraftarlığından soğuyan meslektaşınız Ozan Güven’e sorabilirsiniz. Ya da Fenerbahçeli bir hukukçu olan ve “Adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun” diyen Mehmet Ekinci’den öğrenebilirsiniz.
Ya da, ve muhtemelen durumu zaten en az bizim kadar, yukarıda saydıklarım kadar iyi biliyorsunuz ama sadece yeniden yargılama istemek için haklı olmanın şart olmadığını düşünüyorsunuzdur. Sanığın haklı olup olmadığı kadar, adilane yargılanıp yargılanmadığının da önemli olduğunu düşündüğünüz için bu kampanyaya katılmışsınızdır.
İşte biz de onu diyoruz. Siz adil yargılama isteyenlerin değil, adaleti isteyenlerin değil adaleti geciktirmeye çalışanların kampanyasının bir parçası olmuş durumdasınız.
Çünkü yeniden yargılama demek Aziz Yıldırım başta olmak üzere tüm mahkumların en az 3 yıl daha serbest gezmesi demektir. Biliyorsunuz geciken adalet adalet değildir. Orijinali daha anlamlı ve siz daha iyi anlarsınız: “Justice delayed is justice denied” yani bu kampanya adaleti reddetme kampanyasıdır çünkü adaleti geciktirmek amaçlıdır.
Eğer yeniden yargılama olmazsa ne olur? Asıl o zaman dava doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelir. Hani şu, yıllardır tutuklu bulunan sanıkları birkaç ay gibi kısa bir süre içinde tahliye eden mahkemeden bahsediyorum. Gerçekten adalete inanan bir insan hangisini tercih eder? Eğer haklıysa neden Anayasa Mahkemesi’ndeki bireysel başvuru hakkından yararlanıp tahliye olmasın?
Ondan sonrası daha da adil: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Biliyorsunuz AİHM’ye gitmek için iç hukuk yollarını tüketmek şart. Şimdi sanıklar ile AİHM arasında en çok 1,5 yıl var. Eğer yeniden yargılama olursa bu süre 4,5 yıla çıkacak. Biz adil yargılama istiyoruz. Biz sanıkların adil yargılanmasını onlardan daha çok istiyoruz ve 3 yıldır sürüncemede bırakılan, ipe un serilen bu davanın boş yere 4,5-5 yıl daha uzamasını istemiyoruz.
Şu anda adalet isteyen sanıkların avukatları ilk başta mahkeme kararının kesinleşmesinin gerektiğini söylemişti. Daha sonra Yargıtay kararı çıkınca durumun kesinleşeceğini söylemişlerdi. Onlar bunları söylerkenki mahkeme aynı mahkemeydi. Ve bu sanıklar yargılanırken meclisin 3 büyük, daha doğrusu kalabalık partisi bu sanıkların cezasını hafifleten kanun değişikliği yaptı. 156 yılla yargılanan Aziz Yıldırım’ın cezası 6 yıla düştü. Adalet için bu sanıklar lehine daha ne yapılması lazım?
Evet adil yargılama istemek için haklı olmak gerekmez. Biz de onu diyoruz zaten. Böyle bir kampanyayı reddetmek için de sanıkların haksız olduğuna inanmak gerekmez. Bir parçası olduğunuz bu kampanya ben dahil milyonların hakkının çalındığı bir süreçte adaletin tecelli etmesinin geciktirilmesi kampanyasıdır. Bu kampanya adalete karşıdır, kul hakkına karşıdır.
Biz sizi ilk başta bir stand-up’çı, komedyen olarak tanıdık. Zamanla filmlerinizle, tavırlarınızla sosyal sorumluluk sahibi bir sanatçı olduğunuzu bir çok olayda gördük. Televizyonlarda uzman diye çıkan değme insanlardan daha bilgili olduğunuzu, balkonlarda siyasetçi diye çıkan insanlardan daha dik duruş sergilediğiniz zamanları ve basın etiğinden nasip almayanların cirit attığı ortamda ahlaktan taviz vermediğiniz bir çok olayda gördük.
Korkmayın “sadece güldüren değil aynı zamanda düşündüren”e bağlayıp riyakarlık etmeyeceğim. Biz sizi en çok mizahınız için seviyoruz ama tüm bu anlattığım özelliklerle sizin mizahınızın aynı kişide birleşmesinin bir tesadüf olmadığını da biliyoruz.
Kampanyanız başarılı olursa ne olacak? Adalet gecikecek ama tarih yine Trabzonsporluların mağduriyetini yazacak. Sadece bu kadar mı? Bu mağduriyette payı olanlarda sizin adınız da olacak Cem Yılmaz. Bu mücadelemizi anlatırken sizi de bize karşı olanlar arasında sayacağız. Sırf bu sebeple sizi sevmekten, sizin esprilerinize gülmekten vazgeçebilir miyiz emin değilim ama siz bu kampanyada yer almayı sürdürdüğünüz, yaptığınızdan hiçbir nedamet duymadığınız halde biz size hala gülersek bilin ki sizin ağlanacak halinize gülüyoruzdur.
Saygılar.
Burçin Aydoğdu yazdı…