Küt küt…küt küt atan bir kalp…O kalp ki uyutmamış kendisini.Zihnini uykusunda bile kurcalayan bir heyecandır sebebi o küt küt atışın.O küt küt yürek atışıdır ki 4 can yoldaşını erkenden yola çıkarıp canana kavuşma sevdasıyla yola koyan…En güzel kıyafetlerini giymişlerdir canan için; o canandır ki bir cana değil,canlara bedeldir.Öyle güzeldir ki o cananın gülüşü,binlerce canı mest eder…En güzel kıyafetler o yüzden giyilir; canana güzel görünmek için.4 yürek sahibi beden de bordo-mavi giymiştir bu yüzden…Çünkü o canandır ki; en çok bordo-maviyi sever.
Oy oy…oy oy.. ile başlayan ağıt…O ağıttır ki, 4 cana, can veren tarafından söylenir.O ağıtı ona felek söyletir….Yemin ederim ki o ağıtı söylemekten korkar o yürek…O yürektir ki adı ana yüreğidir.Hani o 4 canın canana gidişini de duymuşlardır ya…Ah bıçak!Zalım bir bıçak gibi deler yüreğini ananın; o anaların…Çünkü canana giden canlar aslında onların cananlarıdır.Analarının cananlarıdır onların her biri,kuzularıdır; doğduğunda eline aldığı cananlarıdır onlar …En çok da bu keser bıçak gibi kalplerini ya zaten; o ilk nefesini kollarında alan canlarını şimdi toprağa koyacaklardır…Binlerce kere yalvarır o ana yaradana, o kara toprak için…Koymak istemez o cananını o toprağa…
Ah felek…zalım felek ile başlayan cümle….O cümle ki, canlar tarafından söylenir.O canlardır ki; cananlarına ulaşmış,ama cananlarına ulaşmak için yola çıkıp ulaşamayan kardeşlerini alan feleğe isyan ederler…İsyanları haklıdır…Kardeşleri gitmiştir cünkü.Canan için gelirken canlarını teslim etmişlerdir…İlk olmamışlardır,son olmaları için dua eder hala nefes alabilen kardeşleri; ama düşünmeden de edemezler; belki de sıradaki can kendilerinindir; öyle ya bu sevda ancak can çıkınca biter…
Sağa ve sola hareket eden bir sıska gövdeli fide… Rüzgarın etkisine karşı gösterdiği direnç bazen yetersiz olur da, sağa ve sola hareket eder.Ama rahattır da içi; çünkü kökü topraktadır; o topraktır ki,altında bir can yatar.O can gibi 4 can daha yatar toprakta ve her birinin üzerinde rüzgara karşı direnen fideleri vardır.Her bir fide de canları temsil eder.O fidelerdir ki; cananın kokusunu ararlar.Altlarında yatan canlar rica etmiştir her birinden; ‘gelirse kokusu cananımın hiç durma çek hemen içine’ diye…Sen yeter ki içine çek,senin su ihtiyacını benim toprak olan bedenim karşılar diye…Sen çek ki o kokuyu o hasret bitsin,feleğin ayırdığı can ile canan fide de bir araya gelsin…
Boş bakan gözler,cananını toprağa koymuş canların gözleridir onlar…ne de güzeldir o gözler,gülüşü dünyaya bedel olan gözlerden her gün yaş akar.Cananı topraktadır artık.Oğlu topraktadır,kızı topraktadır…O ne büyük acıdır ya Rab, o ne evlat acısıdır ya Rab…O ne sınamadır ya Rab…
Bir gözlük… ve o gözlüğün camına düşen damla damla yaşların sahibi gözler… O gözler ki, kardeşini kaybetmenin acısını,öncekileri de hatırladıkça iyice hisseden,iyice darlanan bedeninin gözleri… Nefes alamaz ciğerleri,sıkıntı çeker nefesini alırken…Her nefesini aldığında kardeşinin verdiği son nefesi aklına gelir,dolar gözleri…Gözleri doldukça,cananının son nefesini verdiği anı hatırlayan ana aklına gelir…Dayanamaz o anaya,dolan gözleri taşar artık…Ağlamak değildir ama gözün yaptığı,isyandır…Boğazı düğümlenir sonra elleri uyuşur…O gözler; ait olduğu vücudun elleri yazarken ağlamıştır…
Mektup derler ellerin yazdığına…Eller yazarken gözler ağlar,okuyan bedenler ağlamaz inşallah.
Murat Akçelik,Tuğba Akçelik,Mehmet Erdoğan,Zeynep Mehmetoğlu… Mekanınız cennet,ruhunuz şad olsun.Kazım’a da Mehmet’e de selam söyleyin.Orada Samsun yolunda canana ulaşamayan kardeşlerinizi de göreceksiniz,onlara da selam söyleyin.Sakın ağlamayın ama.Biz zaten sizin için,sizin yerinize ağlıyoruz.
Saygılar.