Mahkeme, UEFA ve ardından CAS, 2010 – 2011 sezonunda Fenerbahçe yöneticilerin şike ve teşvik primi faaliyetlerinde bulunduğuna karar verdi.
Tapelerde ayan beyan ortada olan şikenin üzeri önce Türkiye Futbol Federasyonu tarafından, ardından “birbirlerine tahammülü dahi olmayan” farklı siyasi partilerin “birlikte” verdikleri kararlar ve konuya yaklaşımlarıyla örtülmeye çalışıldı.
“Gerekirse 5 yıl Avrupa’ya gitmeyiz” diyen ve Rıdvan Dilmen’in deyimiyle “bu süreçte herkesten daha farklı, daha fazla Fenerbahçelilik” yapan bir Başbakanın olduğu ülkede, muhalefet partilerinin liderleri Kılıçdaroğlu ve Bahçeli de her fırsatta Fenerbahçe’ye ve Aziz Yıldırım’a sahip çıkmayı, hatta daha da ötesinde kahraman ilan etmeyi ihmal etmediler. Gazeteleri, televizyonları, tüm medyası da süreç boyunca suçu değil, Trabzonspor’un çalınan emeğini değil “Fenerbahçe nasıl kurtulur”u konuştu.
Mahkeme, UEFA ve CAS kararlarının ardından sürecin “çorbaya” dönmesi için her şey yapılırken Trabzonspor cephesi ve temiz futbol gönüllüleri “süreç devam ediyor, yargıtayın kararı beklenmeli” söylemiyle sindirilmeye çalışıldı.
Son tutar dalları olan Yargıtay da mahkemenin verdiği kararı onayarak “Fenerbahçe’nin, yöneticilerinin üstün gayretleri sonucu şampiyon olduğu” gerçeğini bir kez daha ortaya koymuş oldu.
En azından bu noktadan sonra beklediğimiz “utanma” duygusu, yöneticilerden beklediğimiz “insaf” duygusu yerinde bir kez daha yeller esiyor.
Yargıtay kararı sonrasında artık daha insaflı bir tutum bekleyen Trabzonsporlular karşılarında “Bize operasyon yapan paralel yapılanma Yargıtay’ın bu kararında etkili olmuştur” diyen, Yargıtay kararı ardından dahi “hukuki süreç henüz tamamlanmadı” diyebilen Başbakanı, Fenerbahçe’ye haksızlık yapıldığını savunan “şikede yeniden yargılama olmalı” diyen Kılıçdaroğlu’nu, “Fenerbahçe’ye çok büyük hizmetler sunan büyük bir başkandır Aziz Yıldırım” diyen Bahçeli’yi, “bizim açımızdan konu kapanmıştır, sportif yargılama bitmiştir, kararlarımızda değişiklik olmaz” diyen TFF’yi, ar damarı çatlamış medya mensuplarını ve emek hırsızlarını görmüştür.
TRABZONSPORLU!
Artık tüm bu iğrenç ortamın karşısına, ideolojileri, farklılıkları, fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp yalnızca Bordo Mavi formayla, tek yürek dikilme vaktidir!
Trabzon’u, Trabzonspor’u, Trabzonsporlu’yu yok sayanlara, yıllarca hasret kaldığı sevincine ulaşmasını türlü yollarla gaspedenlere ve daha önemlisi buna göz yumanlara, hırsızı kahraman ilan edenlere isyanını, birlikteliğini, kararlılığını gösterme vaktidir!
Biz Karadeniz’in çocuklarıyız!
Ve bu deniz, kendinden çalınanı geri almayı bilir!
BORDO MAVİ İSYAN için 25 Ocak Cumartesi günü 14:00’da Meydan Parkı’nda buluşuyoruz!
Haydi Trabzon, Sokağa!
Vira Taraftar Grubu’nun sitesinden alıntıdır.