“Hem vuruyorsun hem ağlama diyorsun…” haykırışı.
O kadar samimidir ki neredeyse tüm Trabzonspor camiası bunu hem de orijinal söylenişi ile hafızalarına kazımıştır.
Gelinen sürece göz attığımızda farkına vardığımız Trabzonspor’dan ve taraftarından beklenen de bire bir bu olaydaki duruma benzemekte.
Hem efsanevi bir sezon geçirip 82 puanla şampiyonluğun engellensin.
Hem yıllar boyunca hasretle beklediğin kupa arsızca gasp edilsin.
Hem Şampiyonluğun getirisi olacak maddi gelirleriniz başkasına peşkeş çekilsin.
Hem uzun vadeli bir yapılanma sonucu kurduğun takım dağılsın.
Olaylar değişmese de etik kurulu raporu değişsin.
İki kez TFF başkanı değişsin.
Tahkim Kurulu kadroları değişsin.
Müzik değişsin, dans değişsin ama sen horona devam et…
Hem de ağzını açıp tek ses çıkarma.
Ben kendi adıma buna “evet” demiyorum.
Adalete inanan her Trabzonspor’lunun;
her Türk vatandaşının -ki Fenerbahçeliler dahil-
bu duruma isyan etmesi şerefli bir yaşam sürmek isteyen futbol sevdalılarının boynunun borcudur.
TFF’nin Passat Medyası ve Lig TV ile kol kola yapmaya çalıştığı Al-i Cengiz oyuna gelmemeli, yılmamalı;
gereken ve mümkün olan her platformda direnişimizi göstermeli,
gerekirse münferiden hukuki yollara başvurmalı,
tüm âkil koşullar zorlanmalıdır.
Bu durumun adil bir çözüme ulaşması en çok istediğimiz ve beklediğimiz çözümdür.
Eğer bu başarılamazsa bu kirli şike düzenini çağımızın ötesine taşıyarak,
tarihe şerh düşerek bu düzenin düzenbazlarını afişe etmeliyiz.
Her hal ve şart altında savaşmadan hile ile mağlubiyeti sineye çekmemeliyiz!
Unutmayalım ki Nahl Sûresinin 90 . Ayetinde
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder;
hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar.
O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” deniliyor.
Yani adalet bizim için bir tercih olmaktan ziyade bir emirdir.
Bu duruma ses çıkarmazsak bize hem de bu al-i Cengiz’in mesullerine…
Düşünüp de tutalım diye verilen öğütlerden sapmanın hem bu dünyada hem de ötekinde bazı bedelleri olacaktır…
Hiçbir yayın geliriyle ödenemeyecek bedeller…
geldiğimiz noktada insanlar para için her şeyi sindirebilir kıvamda. hırsızın değil ev sahibinin suçlu olduğu bir ortamdayız artık.