VERİMLİ TOPRAKLAR

“Yağmuru çetin, güneşi üvey, ürünü yetim, oy benim cennet memleketim” demiş Karadeniz’in şairi. Yılın büyük bölümünü kâh sert, kâh yumuşak yağmurlarıyla geçiren, güneşi bulutların ardından görebilen bu topraklara sevdalanmış ve onu asla yalnız başına bırakmamış bir armağan verildi. Çamurlu bir zeminden, Phoenix gibi doğdu Trabzonspor.

Ülke futbolunun 30 yılda çıkarabildiği kahramanları, kısa bir sürede gözlere ve gönüllere sundu. Futbol hamuru ile yoğrulmuş bünyesini her an yanında taşıdı. Yaşamlarının her gününü bordo-mavi renklerle bir arada yaşayan ve yaşatan bir bünye ile yürüdü yarınlarına. Sonuçta ne kazandı bu yeşil arazi diye sorduğumuzda kocaman bir “hiç” yanıtını aldık.

Doğu Karadeniz’in değişmeyen yazgısı yine sabit konumunu korudu ya da korunmaya zorlandı. Bu topraklardan yetişip de ülke futboluna yön veren nice yıldızları gördü bu gözler. Gerek Trabzonspor forması altında, gerekse diğer takımların şemsiyesi altında. Ancak her halükarda isimleri zikredilirken alt yapısı unutuldu ya da unutturuldu. Kötü düşünce sahibi olmak istemesek de hep aklımızın bir kenarında bu sorunun yanıtını aradık durduk.

Neden Trabzon ve çevre iller ekonomik ve sosyal alanda hep bir adım geride kaldı. Sanayisi olmayan, spor altyapısına gerekli desteği diğerlerinden az görülen bir halde bırakıldı…

Avrupa’nın sayılı futbolcu fabrikalarının nasıl desteklendiğini öğrenmemiz için derinlemesine bir araştırma yapmak yerine, şampiyonlar ligi ekiplerinin kadrosuna bakmak yetecektir belki de. Barcelona, Ajax, Manchester United sadece ilk sayfada yer alanlar. Türkiye liglerinde hemen her takımın kadrosunda bir Trabzon doğumlu futbolcuya denk gelebilirsiniz.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen yine bu topraklar yeni Şenol’ları, yeni Cemil’leri ve daha nicelerini doğuracaktır.

Ve yine formasını sırtına geçirip, bir selam yollayacaktır bilenlere…

Formasını “61” ile taçlandırmış, fakat futbol üstadları bu kenti “atmış bir” kenara.

 




			

Bir Yorum Yazın