UNUTMADIK VE VAZGEÇMEYECEĞİZ

Şike Hususunda, Çalınan Kupa konusunda Kaybettik diyen dostlar olmuş,
vazgeçmeye meyleden bile olmuştur belki.
.
Aman ha…
.
Yenilmek eyvallah ama boyun eğmek bizim işimiz değil.
Yenilsek bile öyle bir yenilmeliyiz ki herkes bizi konuşmalı…
Adamlar savaş verdi demeliler.
Trabzonspor’un şike karşıtı müdafaası ile tarihe geçmeliyiz…
Golyat ise onlar Davut’uz biz de…
Onlar Roma’lı ise biz Spartacus’üz
Bolu Beyi ise onlar Köroğlu’yuz biz, hem de hepimiz…
Köroğlu yalın ayak, başı kabak bir seyis oğlu iken,
bir uyuz kısrak ile “ferman Padişah’ın ise dağlar bizimdir” diyenlerden değil miydi…
Hangimiz Köroğlu’ndan yalın ayağız…
.
Tamam düşman güçlü!
Ellerinde medya, para, siyaset, hatta ve hatta adalet sistemi bile olabilir.
.
Ne fayda!
.
Ne diyordu Gazi Paşa
.
“Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
.
Damarlarındaki kandan şüphesi olmayan VAZ-GE-ÇE-MEZ!
.
Yenilmek başka bir şey…
Ama vazgeçmemeliyiz.
.
Yine Kemal Paşa Bursa Nutku’nda ne demiştir:
.
“Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.’ diyecek.
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, ‘Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’
İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!”
.
Özetle haksızlıklar karşısında eğilmeyeceğiz!
Hakkımızı da şerefimizi de kaybetmeyeceğiz…
.
Yenilsek bile asla o kaybedenlerden bilinmeyeceğiz.
Her halükârda Şenol Güneş’in de dediği gibi tarih de bu şanlı mücadeleyi yazacaktır…

Bir Yorum Yazın