Haftalardır 1461 Trabzon’u izliyorum, izliyoruz. Takım hakkında yazmayı düşündüm, ancak kendi adıma söylemeliyim ki takım hakkında bir sonuca varabileceğimiz en güzel günlerden biriydi. Yenildiğimiz gün güzel olur mu; bal gibi de olur.
5. hafta sonucu ile bakarsak takım daha çok defansa önem veren bir anlayışta. Dövüş sporlarında önce rakibi yoklarlar ya o misal. Önce karşısındaki takımın gücünü ölçüp sonra oyun planını düzenliyoruz. Takımın ikinci yarılarda hücum hattında daha etkili olmasını buna bağlayabiliriz. İlk hafta Denizli deplasmanında alınan galibiyet (ki o galibiyette dahi takımın maçı çevireceğine dair sinyaller almak mümkündü) ile başlayan güzel oyun izleme garantili bir takım var karşımızda. Bu süreçte Kayseri Erciyes deplasmanındaki maçı saymazsak sahanın ne yaptığını bilen tarafıydık.
Bu maçtan alınan derslere gelmeden önce TRT’nin yayıncılık anlayışını sorgulamamız gerekiyor sanırım. Birinci ve ikincinin maçını web tv’ye yönlendirmek yayıncılığın neresinde vardır ki… Hadi yayını web tv’ye verdiniz, neden kamera yerine buzdolabıyla çektiniz… Spikerin maçın ikinci yarısını unutması, taraftar ters bir şey der diye sesi kısmaları… Sıfır bile değil.
Bu yıl zaten ülkede nerede düzgün saha var merak ediyorum. Eren Albayrak dışında maçta sakatlanan oyuncu olmaması şanstan başka bir şey değil. Saha o kadar kötüydü ki bir pozisyonda saha dışına gönderilmeye çalışılan top taç çizgisine yakın bir yerde sekip geri döndü.
Maça geçersek Aytaç’ın sakatlığından sonra defansta yaşadığımız karmaşaya bu maçla son vermiş olduk. Daha doğrusu son vermek üzere olduğumuzun sinyallerini verdik, yenilen golde basit bir hücumdan geri dönüş sonrası pozisyon alma sıkıntısı vardı.
Orta sahada Jebrin’in bireyselciliği yüzünden pozisyon bulduk, pozisyon kaybettik ve pozisyon verdik. Basit oynamayı öğrenemezse iyi bir kariyere elveda diyebilir. Eren Albayrak sakatlandıktan sonra oyuna giren Göksu ise 2 numaralı formanın etkisiyle iyice savunmacı bir oyuncunun karakterine girmiş gibi geldi bana. Hücumda çok etkin değildi, ama rakibin bekleriyle stoperleri arasındaki bağlantıyı sarstı. Gökhan Alsan bence maçın en iyisiydi. Kötü zemine rağmen attığı paslar, orta sahada Abdülkadir ile rakibe yaptıkları baskı. Sırtındaki 20 numarayla Colman’ın yerlisini mi bulduk dedim. Abdülkadir yeri geldiğinde serte kaçabilmesiyle bana umut veriyor. PTT 1. Lig sert bir lig, bu ligde bu kuvveti koyabilmesi önemli.
Ofoedu bana göre büyük bir geleceğin kapısında duruyor. Adımlarını doğru attığı takdirde hiç beklemediği yerlerde bulabilir kendini. Mustafa Tiryaki de oyuna girdikten sonra kendi özelliklerini göstermeye çalıştı. Ayakta kalabilirliği ile Umut’u anımsatıyordu bana, daha net gördüm.
Sercan Kaya ise oyununa savunma özellikleri katmaya devam ediyor. Daha iyi olacaktır mutlaka, ama şu an için Trabzonspor için yeterli değil.
Genel olarak bakarsak bugün neden güzeldi sorusuna… Lige yeni çıkmış bir takım, genelde de büyük taraftar kitleleri önünde oynamamış… Bugün ligin en önemli taraftar kitlelerinin birinin önünde oynadı. Baskı görmedi. Bu çok önemli bir nokta. Takım kendi hatalarını bireysele dökmeden temizlemeyi bir kural haline getirmiş. Bozuk zeminin getirdiği dezavantajla yapılan hatalarda sürekli bir toparlayıcı vardı. Her şeyden önemlisi bu takım yenik duruma düşünce dağılmıyor, sisteminden vazgeçmiyor(son pozisyon hariç).
Son olarak Sercan Kaya’nın kırmızı kart cezalısı olduğu Torku Konya maçında çok iyi bir oyun sergileyen Yusuf Erdoğan neden Mustafa Reşit Akçay tarafından düşünülmedi bilmek isterdim.
Gelecek hafta Manisaspor ile oynayacağımız maç çok önemli. Takımın bir mağlubiyet sonrası nasıl bir oyun sergileyeceğini görme şansımız olacak.
Unutulmamalı ki 1461 Trabzon skordan çok saha içindeki durumun değerlendirilmesi gereken bir eğitim birimi. Aslında yönetim kurulu bu projeye güzel bir tribün kültürü yaratmayı da ekleyebilirdi, sanırım var olan tribün gruplarının birkaç tezahüratına mahkum kalmaya devam edeceğiz.