ŞİMDİ NİHAT GENÇ GİBİ MUHALİF OLMAK VARDI

Nihat Genç her zamanki gibi esmiş, gürlemiş. Ama kime? Trabzonspor’a.

Peki ne için? Trabzonspor Federasyon’a hesap soracağına Fenerbahçe’ye hesap sormuş. Onun için. İddiası bu.

Şike soruşturması sürecinde bize paralel evrenlerden mesaj getiren pek çok otorite oldu. Kimi dedi ki “Bu bir ulusal komplodur!” UEFA devreye girince dediler ki “Bu bir küresel komplodur!” Başka biri “Helikopter ihalesi!” diye çığırdı, beriki “Cemaatin oyunu bunlar!” diye bağırdı. “Fenerbahçe’yi ele geçirmek istiyorlar!” imiş. Hepsini duyduk, dinledik.

2010’da şike yasası çıkınca telefon dinlemelerinin başladığına ve o sezon, lehine şike yapıldığı tespit edilen tek takımın Fenerbahçe olduğuna inanmak yerine çok daha çetrefil komplo teorilerine inanmak birilerinin fena halde işine gelmiş olabilir. Siyasi yelpazenin içinde belli bir kesimi için bu teorilerden çok şahane tespitler, gözlemler de çıkmış olabilir.

Fakat Nihat Genç nasıl bir paralel evrende yaşıyor ki Trabzonspor’a burun kıvırarak Trabzonspor’un Federasyon’a hesap sormadığını, Fenerbahçe’ye hesap sorduğunu iddia edebiliyor? Nasıl Trabzonspor’u zorla kafasındaki komplo teorisinin karanlık tarafına yerleştirebiliyor? İşte onu anlamak zor.

Sadri Şener her fırsatta Fenerbahçe’nin küme düşmesini talep etmediğini söylemedi mi? Aziz Yıldırım’ın hapisten çıkmasını temenni etmedi mi? Hatta Fenerbahçe’yi kurtarma misyonuyla TFF başkanlığına aday olan Demirören’i Trabzonspor da desteklemedi mi? Trabzonspor’un verdiği desteğin şartı sadece ve sadece Federasyon’un 2010-2011 kupası konusunda gereği yapması değil miydi? Trabzonspor’u doğrudan ilgilendirmeyen en ufak bir hususta Fenerbahçe aleyhine tek bir talebi oldu mu? Bu uğurda Fenerbahçe karşıtı duruşta Galatasaray’ın dahi gerisinde kaldığı eleştirilerine uğramadı mı ve zaten bu yüzden kendi taraftarı ve rakipleri tarafından tefe konmadı mı?

Fakat görünen o ki Trabzonspor ne İsa’ya yaranabilmiş ne Musa’ya. Şimdi de Nihat Genç’in vatansever(!) damarı, zaten düşmüş olan, zaten adaletin koruyamadığı Trabzonspor’a karşı kabarmış.

Anlaşılan o ki “güçlü” olmak bu ülkede sadece hukuku yanına çekmeye yaramıyor. Edebiyat da kendiliğinden güçlüye yanaşıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ların, Yıldırım Demirören’lerin, Ertuğrul Özkök’lerin, Ercan Saatçi’lerin, Rıdvan Dilmen’lerin, Lig TV’nin ve daha bir sürü kodamanın karşısına adalet için dikilmektense 5 para etmez komplo teorilerinin peşinde koşup “vurun abalıya!” diye haykırmak popüler bir yazarın önünü açabilir.

Onun için diyorum: Şimdi Nihat Genç gibi muhalif olmak vardı.

Zaten gerçek Trabzonsporluların farkı da bu galiba. Adamlar ne tabelanın ayarlarına bakıyor, ne rüzgarı umursuyorlar. Ne yağmura ne çamur atanlara aldırıyorlar. İnadına dik duruyor, inadına dik oynuyorlar. Trabzonspor’un gerçek farkını ve kimin gerçek Trabzonsporlu olduğunu bize bir kez daha hatırlattığı için Nihat Genç’e teşekkür ederiz. Yolu açık olsun.