ÖDEV

 Avucunuza bir parça köz aldığınızı düşünün; ateşin en harlı zamanında ocaktan çıkmış, nar gibi kızıl, çıtırtılarla için için yanan, maşayla uzanırken sıcaklığından ürktüğünüz bir parça közü avucunuzda sıkarken düşünün… İşte öyle canımız yanıyor…

Yuvalarından düğün dernekle, dualarla, marşlarla, davul-zurna ile evlerinden çıkan kardeşlerimiz, ağabeylerimiz, amcalarımız, öz çocuklarımız damarlarında çağlayan nehirler gibi coşkuyla, aşk için, sevgi için, bilim için, iş için, din için akan kanlarını biz gafil kardeşlerinin huzuru için hiç artlarına bakmadan akıttılar Anadolu’nun cefakâr topraklarına… Bizim için… Bizim için kalleş nişangâhlar aynasında şehadet şerbetini içti yirmi yaşında sevdalı, haylaz, zeki çocuklar.

1071’de girdiğimiz bu topraklarda imparatorluk ecdadı olarak kırk iki milletten insanla aynı çatı altında kardeşçe yaşamayı başarmış bir ecdadın evlatları olarak toplumumuzun temel dinamiklerine en derinden yapılan bu hain sabotajlara çocuklarımızı kurban verdik. Akan kanları sırat köprüsünde peygamber şefaatine vesile olsun inşallah. Ama şehadetlerinin bize verdiği çok çok ağır ödevlerimiz var. Şimdi saymaya ne yüreğimiz dayanır ne de doğru zamandır. Ama en önemlisi “dik durmak” galiba. Tüm halkımızın bu çocuklara en büyük borcu dimdik ve sağlam durmaktır. Ölümlerinin şehadet olduğunu unutmadan, katillerini sevindirmeden, bölünmeden, parçalanmadan, masumlara saldırmadan, zalimlerden olmadan dimdik bir çınar gibi olmalıyız… Hiçbir teselli söndüremez avucumuzdaki közü lakin gözyaşlarımızı dualarımızın samimiyet mührü yapıp adlarına ve şehadetlerine yakışacak şekilde durmalıyız.

Ve bu çocukların aileleri… “Ateş düştüğü yeri yakar” diyen her kimse bu hâli bilmiyormuş demektir. Sizin ocağınıza düşen bu ateş emin olun ki her birimizin yüreğini alev alev kavuruyor. Acınızı hafifletmeye yetecek söz yok. Allah yâr ve yardımcımız olsun; cennetle müjdelenen çocuklarımızın hasretine sabırlar nail eylesin yüce yaradan…

Şehitlerimize Ağlıyoruz

Van’da Tek vücut olmalıyız.

Çocuklarımızın şehadetinin üzerine Van’da gerçekleşen 7.2’lik depremin acısını yaşayan milletimizin kendine yakışan şekilde; din, dil, ırk, millet farkı gözetmeden üzerimize kurulmaya çalışılan ayrılıkçı tezgahlara düşmeden tek vücut olarak saracaktır. Sorumlular, sorunlar gibi konuları konuşmanın vakti değildir. Vakit el uzatma vaktidir. Her türlü desteği esirgememenizi rica ediyorum kendi adıma.

Van’daki kardeşlerimizin ilk plandaki ihtiyaçları gıda, temiz su, hijyen malzemesi (Kağıt havlu, çocuk bezi, hijyenik ped, ıslak mendil, tuvalet kağıdı v.b) olarak bildirildi. Kızılay bölgede aktif olarak görev yapmakta. Güvenilirliğinden emin olunmayan kaynaklarla maddi yardım yapılmaması konusunda uyarılar var.

Halkımızın bu kara günleri bir an önce ardında bırakması, kardeşçe, sağlık ve huzur içerisinde mutlu yarınlara yol almasını temenni ediyorum.

Bir Yorum Yazın