MAÇ ÖNCESİ(BEŞİKTAŞ-TRABZONSPOR)

Geçen sene İnönü’deki 5-6 gol atabileceğimiz maçta (4 Mart 2012 Beşiktaş- Trabzonspor  maçı) bile, 1-0 geriye düşüp zorla 2-1 kazandığımızı hatırlayarak; gene iyi oynasak bile zor geçeceğini beklediğim maç. Ve zaten son senelerde istatistiksel anlamda baktığımızda, en kolay puan aldığımız büyük deplasmanlardan biri olarak gözükse de İnönü her zaman İnönü’dür ve Beşiktaş seyirci desteğini de arkasına aldı mı, ev sahibi olarak rakip kim olursa olsun çıktığı her maçın favorisidir.

Ayrıca bizde görev aldığı dönemde farklı sebeplerden dolayı bizde olma fikrini pek beğenmesem de Samet Aybaba‘yı insan olarak severim, ama ne onun çok başarılı olabileceğine; ne de “feda” temalı yeni Beşiktaş yönetiminin samimi olduğuna ve başarılı olabileceğine inanmıyorum. Beşiktaş taraftarının tepkili olması çok normal, bilhassa Quaresma‘ya yapılanlar detayları bilmeyen, sadece dışarıdan bakan benim gibi birisi için bile gayet çirkin. AdamıTürkiye’ye getirmek için her türlü şartı kabul edeceksin, omuzlarda karşılatacaksın, sonra parasını kısmaya çalışacaksın, kabul etmeyince de adama demediğini bırakmayacaksın, diğer oyunculara gözdağı verircesine olayı bir sinir harbine çevirip adamı süründürmeye çalışacaksın. Seksenlerde, doksanlarda olurdu belki böyle şeyler ama bu devirde yok öyle bir şey ya, nerede yaşıyor bu yöneticiler. Bizim memlekette olur herhalde ancak bunlar. Sonra neden UEFA veya FİFA  Cas davası sonrası sözleşme fesihleri filan derken üzerine kaçan giden adamlara milyon dolarlar ödetiyor kulüplerimize. Bu arada Q7’den konu açıldı, ama bu sadece Beşiktaş’ın değil, maalesef neredeyse tüm türk futbol kulüplerinin yaşadığı problemler. Beşiktaş’ın belki de en büyük şanssızlığı ise şu anTFF başkanı olan ve Türk futbolu üzerinde karabulut gibi dolaşan eski başkanları Yıldırım Demirören sayesinde bu tarz olayların sayısız örneğini yaşamış olmaları… Velhasılı; ilk haftalarda pek bekleneni veremedi takımları, ama kötü de oynamıyorlar ve henüz daha ligin başı, moralmen toparlarlarsa ve iyi bir hava yakalarlarsa; Beşiktaş bu ligi sonuna kadar götürebilir. Uzun bir aradan sonra Avrupa’da yoklar ve bu sefer geçen senelerin aksine, diğer rakipleri Fenerbahçe ve Galatasaray yıpranacak Avrupa kupalarında… Ben Beşiktaşlı olsam, daha iyi bir alternatifim yoksa sabrederdim biraz daha, zaten sanırım çoğu Beşiktaşlının da elini kolunu bağlayan bu alternatifsizlik…

Bize, yani Trabzonspor’a gelince en büyük güvencem gene Şenol Güneş  hoca; bu sene gol yollarında biraz etkisiz kalsak da fena oynamıyor takım. Çncelikle sanırım takım defansını önceki senelere göre daha iyi uyguluyor. Neredeyse sakatlardan bir kadro kursam sahadakilere göre daha iyi bir 11 çıkarılabilecekken bile takımın gayet iyi oynadığı, ümit veren maçları oldu bu sene. Bir şekilde ittire kaktıra 1-0 filan alıyoruz maçları, bu sene neden bu kadar fazla olduğunu hala anlamadığım sakatlıklar giderek düzeliyor ve düzelmeye devam ettikçe umarım bu takım daha da iyiye gidecek. Sakatlıklar düzeliyor diyorum da, bu maçta bile bakıyorum; Tolga Zengin, Gustavo Colman, Alanzinho, Giray Kaçar, Ondrej Celustka derken gene 3’ü  takım kaptanı olmak üzere nereden baksan 5 önemli sakat var maç kadrosunda olmayan.

Kadroda olanlara bakarsak; son milli maçta Avusturya adına 2 gol atan Marc Janko bu sefer ilk onbirde oynar mı, oynamaz mı akşam göreceğiz. Ama oynarsa bu maçta bordo mavili forma ile siftah yapıp bir gol bulacağını düşünüyorum. Ama ondan önce Trabzonspor açısından bu maçın kilit adamları; milli takıma alınmaması üzerinden geçen hafta adı basında çok gündeme gelen kaleci Onur Kıvrak, defansta ilk alındığında önyargılı davranıp çok eleştirdiğim ve oynadıkça bana tükürdüklerimi yalatan ve üstüne maçını seyrettiğim her hafta daha bir sevdiğim yürekli Sol Bamba ve orta sahada geçen sene Fernandez’i sahada etkisiz kılan büyük maçların kilit adamı Didier Zokora ve oynarlarsa sağlı sollu hızlı koşuları ile kontraatak oyunların vazgeçilmezleri Olcan Adın ve  Volkan Şen olur gibi geliyor bana.

Bir de tabii eğer oynarsa bu tarz maçlarda sahaya tecrübesini yansıtabilen Halil Altıntop‘u unutmamak lazım. Keza bilhassa son dönemde milli forma altında etkili maçlara çıkaran Marek Sapara, gene oynarlar ise sağ bekte genç Zeki Yavru, defansta Mustafa Yumlu ve sakatlık sonrası ilk onbir başlar mı bilemem ama bu sene Trazonspor’un en iyi transferi olarak gördüğüm  Soner Aydoğdu’yu izlemek adına bile ekran başında beklemeye değecek bir maç. En azından benim için öyle. bakalım, maç saati yaklaşsın, o kadar çok “oynarsa” dediğim adam varken, hele ilk onbir bir belli olsun öyle konuşmak lazım. Gerçi Şenol hoca pek sürprizi sevmez. Kafasında bir ideal kadro varsa, ki bildiğim kadarı ile var; muhtemelen bu isimlerle maça başlar. Ayrıca hani ilk onbirde muhtemelen başlatmaz ama; genç yıldız Emre Güral”ı da görmek isteriz oyunun bir bölümünde sahada. Hani bu sene özellikle her maçımız stresli geçiyor, son dakikaya kadar geriyor; hele Beşiktaş maçı gibi ciddi maçta çok zor ama diyorum ya, hani olur da her şey güzel gider, oyun rahatlarsa sahada görmek isterim.

Neticede bir süredir maç öncesi bir şeyler yazmamıştım, ama hem müsait olunca yazasım geldi hem de evime bu kadar yakın bir maç olduğu için belki de daha bir heyecanlandırdı. Aslında maça gitsem mi diye düşünmedim de değil, uzun yıllar sonra İnönü’de bir maç seyretmek güzel olurdu, ama artık zor geliyor birileri olmadan tek başıma maça gitmek, hele böyle bir maçta rakip taraftar arasında sessiz sedasız oturmak. Yok aman ya, ne gerek var, oturur evimde izlerim paşalar gibi; gerçi bende bu şans varken ve kayınvalidem de bizde iken, yarın mutlaka maç saatine bir şeyler denk gelir…

Neticede güzel maç olsun, hak eden kazansın… Arkadaşlarımın dediği gibi, yenilirsek veya puan kaybedersek bu kadar puan kayıplarının fazla olduğu haftalardan sonra zirveden uzaklaşmamış olmak anlamında çok üzülmem. Ama umarım maçı hak eden, daha iyi oynayan ve üç puanı alan biz oluruz.

Hakem  Cüneyt Çakır konusunda ise bir şey demiyorum. Sanırım gelmiş geçmiş dünya çapında en kariyerli Türk hakemi ve haftanın en önemli maçına onun atanması çok doğal ama gene de insan tırsıyor Türkiye’deki geçmiş maçlarını hatırlayınca. Umarım maçın skoruna ne bizim lehimize, ne aleyhimize bir etkisi olmaz, neticede sağolsun memleketimizde bir TFF var, TFF’den içeri

2 comments
  1. Yazınızı okudum gerçekten çok iyi şeyler yazmışsınız DA. Şenol Hocayı çok seviyorum kişilik olarak çok harika biri ama her maçta yaptığını bu maçtada yaptı. İnadından vazgeçmesi gerekli bence bizim yörenin insanı genelde hep öyledir ama Trabzonspor ‘ un başındaysanız birşeylerin değişemsi gerekli. Jankoya bakıyorum dediğiniz gibi milli takımında 2 gol attı çokta güzel futbol oynadı Şenol Hacamızın umurunda değil. son 5 dk oyuna alıp adamdan verim beklenilemez. halilin ismini bir şut dışında hiç duymadım birde golün içinde biraz vardı . tamam çok çabalıyordur birşeyler yapmaya çalışıyordur buna lafım yokta oynayamıyorsa oynatmayacaksın bu kadr basit. 2. yarıya başla bari jankoyla . ilerde top tutamıyoruz dönen topalr akın akın gelir oldu al oyuna top indirmesi yeterli rahatlasın takım. Bi tane kafa topu alamadık. ben televizyonun karşısından görüyorum Şenol Hocamızın görmesi oradan görmesi gerekli diye düşünüyorum. Tv nin karşısında delirecektim oyuncu değişikliklerinde. sapara alınıyor yasin alınıyor halil halil sahada. çok üzülüyorum maç izlerken neden böyle oluyor diye yenememiz gereken maçtı yenebilecek düzeyin üstündeyizde ama sonuç ortada. . Onur olmasa maç asla böyle bitmezdi bizim % 65 top oynama oranına sahip olup ezeceğimiz takım akın akın geldi 2. devre. Emre güral diye herkes diyor al oynasın ben yenilsekte üzülmem. Bursasporu izledim dün ferhat, okan birde samsundan aldıkları çocuk daha 18 19 yaşındalar adam oynatıyor bizdede mustafa yumlu genç diye 23 24 yaşında oynamaya başladı avrupada o yaşa gelene kadar kaç kez yılın futbolcusu ödülünü alıyorlar. son olarak diyeceğim Şenol Hoca maçta beni hiç yanıltmadı her zaman ki gibi yanlış oyuncu değişikleriyle 2 puan kaybetmemize neden oldu her zaman yaptığı gibi. bende teknik direktörlükten ziyade Trabzonsporumuzda farklı bir görev olsa daha katkısı olur diye düşünüyorum.

    • Öncelikle teşekkür ederim okuduğunuz ve yorumladığınız için; kusura bakmayın ancak gördüm ve cevaplayabiliyorum.

      Şenol Hoca ile ilgili inatçıdır ve inadından vazgeçmez genellemesine katılmıyorum. Evet, bir karadenizli olarak inatçı olabilir, ama çoğumuzdan daha çabuk hatalarından geri dönebilen de bir insandır. Zaten onu başarılı kılan da bu.

      Ayrıca diğer konularda da Şenol Hoca ile ilgili bitip tükenmek bilmeyen bir genelleme, hatta bence yaftalama var Trabzonspor’da. Her zaman aksini ispatlasa da bu bir şekilde sanki kasıtlı bir şekilde insanların bilincine yerleştiriliyor.

      Örneğin, Şenol Hoca büyük maçları kazanamıyor dediler, 2010-2011 sezonunda ve devamında neredeyse tüm derbi maçlarını kazanmadı mı? Sorunlu oyuncular ile uğraşamaz derlerdi, daha önce 2 kere İstanbul kulüplerinde başarısız olmuş bir Burak Yılmaz’ı bugünkü haline o getirmedi mi, ve benzeri nice sorunlu oyuncular ile başarıyı yakalamadı mı?

      Genç oyunculara şans vermiyor diyorlar, Onur Kıvrağa gelir gelmez kim forma verdi? Zeki Yavru’ya haftalardır şans vermiyor mu? Mustafa Yumlu’dan örnek vermişsiniz, evet iyi bir örnek ama Mustafa daha önce kimi kesecekti? Glowacki’yi mi, Egemen Korkmaz’ı mı, Giray’ı mı? ve yeri geldiğinde zaten onların eksikliğini gidermedi mi? Yeni transfer ettiği oyuncuyu aylarca oynatmaz dediler, Emerson hazır olduğu üzere gelir gelmez formayı giymedi mi?

      Janko hazır olduğunda formayı giyecek elbet, bu bu kadar aşikar iken, tutup sanki Haziran’da transferi yapılmış da Ekim olmuş hala oynamıyormuş gibi, imzası henüz 3-4 haftalık olan bir oyuncunun ilk onbirde olmadığı üzerinden hocayı eleştirmek komik değil mi? Bu kadar çok yabancı oyuncu olması büyük bir handikap aslında takımda ama bu da Şenol Hoca’nın suçu değil elbet, ve Adrian’da dahil her kim hakediyorsa formayı alacaktır bu kulüpte. Diğerleri de zaten bir süre sonra eğer bu kulübe verecek bir şeyleri kalmamışsa kulüpten ayrılacaktır.

      Oyuncu değişiklikleri konusunda katılıyorum size, ama o da biraz da şans işi, şans verdiğiniz oyuncu sizi vezir de eder, rezil de; ama tutup oyuncunun kötü performasından ötürü hocayı suçlamak tamamen olmasa da kısmen hocaya haksızlık değil mi? Sonuçta elbette kafasında bir plan vardı ve ona göre yaptı bu değişiklikleri. Beşiktaş maçında Volkan Şen kaleci üzerinden aşırtmayı düzgün yapabilse, şimdi aynı şeyleri söylüyor olur muyduk? Ben sanmıyorum…

      Yani açıkçası Şenol Hoca kim hazırsa ona formayı zaten veriyor, tutup bu konular üzerinden tekrar ve tekrar hocayı eleştirmeyi ben biraz art niyetli buluyorum. Hani art niyetli derken; belki bilmeden yapılan ama kesinlikle Trabzonspor’a sadece zarar veren yıkıcı eleştiriler. Son yazımda da bu eleştiriler ile ilgili yazdım, en naif şekliyle bile yapılan bir haksız eleştiri bir süre sonra insanları galeyana getiriyor ve defalarca haksızlığı ispatlanan konular bile hangisi haklı hangisi haksızdı demeden kellesi istenen insanların boynuna asılıyor ve onları aşağı çekiyor.

      Biraz daha zaman tanınmalı bu kadroya çünkü yeniden yapılanıyor kadro. Ayrıca, Ben teknik direktör olarak daha iyi bir isim düşünemiyorum Trabzonspor’da, ötesinde Şenol Hoca’ya farklı görev vermek, kaleci Onur’u orta sahada oynatmak gibi bir şey değil mi? elbette iyi yapabilir, başarabilir, ama herkes en iyi yaptığı şeyi yapsın, Şenol Hoca da teknik direktör olarak kalsın diye düşünüyorum ben.

Bir Yorum Yazın