HADİ ORADAN HİDDİNK!


Ben bu hiddink olayını hala çözmüş değilim. Aslında pek içinden çıkılmayacak bir durum da değil. Ama her defasında kendisine son bir şans tanımamdan kaynaklanan iyimser bir hal var ortada. O da adamın bir bildiği, denemek istediği bir taktik var dercesine hep sustum.

Bugün şunu çok iyi anladım; şans tanımalarım, susmalarım hep nafileymiş. Hiddink’in A milli takımın başında durma nedeni diğer yabancı hocalar gibi tatil yapıp kafa dinlemek. Bu saatten sonra bu fikrim hiç bir zaman değişmeyecektir. Ola ki yanıldığımı ispatlasa bile yine aynı şeyleri düşünüyor olacağım.
Elemelerin sonuna geldiğimiz şu günlerde karın ağrısını midemizden hiç eksik etmemiştir, sağolsun. Ufak bir riske girmeyle hatta risk sayılamayacak bir kaç taktikle karın ağrısından kurtarıp, sesimizin kısılmasına neden olabilirdi. Ama yapmadı, yapamadı daha doğrusu. Risk almayı sevmiyor, bu adam. Elemelerdeki tüm maçlarımızı gözden geçirirseniz bunu rahatlıkla fark edebilirsiniz. Burada da şöyle bir acı gerçek ortaya çıkıyor. O da Hiddink hala futbolcularını tanıyamamış, onlarla neler yapabileceğinin farkında değil. Bunların farkında olsa Anadolu takımlarının büyük takımlara karşı uyguladığı. Kapan kontra ara taktiğiyle oynamazdı, bugüne kadar. İşin komik yanı ise Kazakistan ve Avusturya gibi ülkelere karşı üç önlibero ve santrforsuz oynamamız. Tam anlamıyla bende bunu çözemedim. Benim bildiğim rakibin çok güçlü olur, oyunu sahanda kabullenir ani ataklarla gol ararsın. Ama bu Avusturya, Azerbaycan, Kazakistan ya.

Her şeyden önce Hiddink, futbolcularını tanımamakla kalsa yine iyi. İşin kötü yanı futbolcularına zerre güvenmiyor. Durum böyle olunca başarısızlık ve Allah’a emanet sonuçlar alabiliyoruz. Sonuçta kimse güvenmediği insanlarla yola çıkmaz ve onlarla çalışmak istemez. Hiddink’de bunu yapıyor. Hala şansımız devam ediyorsa bunun tek nedeni şansın hala yanımızda olmasıdır.

Her ne kadar garantici ve sonuca odaklanmış bir insan olmasını kabullenmesek de büyük bir ihtimal bizi sonuca götürecektir. Bu sonuca nereden mi varıyoruz? Belçika maçında deplasmanda 1 puan yeterli ve alıyoruz. Avusturya maçında yine deplasmanda alınan 1 puan rakibi saf dışı bırakıyor, onuda yapıyoruz. Daha ne olsun dimi yani, birde şu karın ağrısından kurtarsaydı bizi iyi olacaktı. Almanya’dan puan alamazsak bekle ki Almanya, Belçika’dan puan alsın. Alır mı alır da ne gerek var?
Gurubu geçtikten sonra mı ne olur? Orasını bilemeyeceğim. Zaten bu kafayla anca oraya kadar gidilir.

Yoksa bütün suç Oğuz Çetin’de mi?

Bir Yorum Yazın