UNUTKANLIK KÖTÜ ŞEY

Son zamanlarda alınan kötü sonuçlar, Avrupa’dan elenmemiz hiç kuşkusuz ki hepimizin canını fazlasıyla sıktı. Birçok düşünceyi de birlikte getirdi bu kötü sonuçlar. Bir kısım yönetime, bir kısım Şenol Hoca’da, bir kısım ise her ikisinde suç buldu. Hepimizin bir süre kafalarımızın rahatlaması ve sakin düşünmesi gerektiği çok açık.

Bu kötü sonuçlar doğal olarak beraberinde taraftarın da sabrını zorlayıp hocayı ve yönetime istifaya çağırmasına sebep oluyor. Ben bunu çok doğal karşılıyorum, ama bazen bir anlık sinirimizi değil mantığımızı kullanarak hareket etmemiz gerekir. Bugün istifaya çağırdığımız Şenol Güneş Türk Milli Takımı’na en büyük başarıyı yaşatmış kişi. Tabii ki bu onun hatalarının olmadığını göstermez. Her zaman dediğim bizim taraftarımızın en kötü iki özelliği unutkanlık ve sabırsızlık. Ben de bazı şeyleri hatırlatmak istiyorum. Mesela Şenol Güneş neden bu takıma geldi? O gelmeden önce takım ne hâldeydi? Ben söyleyeyim alt sıralarda sürünen, Avrupa’da mücadele edemeyen, en son Kasımpaşa’ya 3-0 yenilmiş bir takım vardı. Peki şimdi ne var? Bir şampiyonluk bir Türkiye Kupası, bir Süper Kupa, C.L’de 7 puan kazanan, İnter’i deplasmanda 1-0 yenen bir takım var. Tekrar söylüyorum geçmişi hiç kimsenin ama hiç kimsenin kusursuz, hatasız olduğunu göstermez şu anki durumda tabii ki Şenol Hoca ve yönetimin büyük hataları var. Ancak Şenol Güneş gelmeden önce takım ne hâldeydi şimdi neredeyiz bir düşünelim. Bunlara rağmen her türlü eleştiriyi yapalım hatta ben de sonuna kadar eleştiriyorum. . Bana göre yanlış olsa da tamam istifaya da çağırın ama bize bu mutlulukları yaşatan, çok uzun zaman sonra müthiş futbol izleten bu hocamıza seviyesiz, saygısız yorum yapan hiç kimse ben taraftarım, destek veriyorum demesin. Bu sadece hocamız için değil normal bir insan için de geçerli. Daha 2 sezon öncesine kadar bu takım Türkiye’nin çok çok üstünde diyorduk. Kolay değil hiç kolay değil 3 şampiyonluğunuzun çalınması, en ama en önemli oyuncularını kaybetmek ki çoğu bedavaya gitti, gol kralını en büyük rakibe kaybetmek bir hoca için. Bir de onun açısından düşünelim. Trabzonspor’un en yüksek puanını 1996’da ve 2011’de topladı, ancak buna rağmen şampiyonluğu çalınmak bir hoca için en üzücü şey olsa gerek. Şenol Hoca gittikten sonra başa gelecek teknik direktör aynı Şenol Güneş gibi geldiği ilk sezonlarda takıma müthiş başarılar yaşatıp sonra 1 sezon kötü olduğunda ne yapacaksınız hiç düşündünüz mü? Herkesi anlayıp, empati yapmak gerek…

Hoca bunlara rağmen bu takımı ayakta tutmaya çalışıyor; tüm kaybettiği oyunculara rağmen, çalınan şampiyonluklarına rağmen. Yazının başında da belirttiğim gibi bunların hiçbiri hocanın hatası olmadığını göstermez. Belki en büyük hatayı o yapıyordur, ama bize bunları yaşatan, bu kadar olumsuzluklarla yarışan, biz vasat durumdayken bu takıma gelip tüm yükü üstlenip takımı baştan yaratan ve kupalar, şampiyonluk kazandıran hocamıza onun yaptığı gibi destek mi olmalıyız yoksa köstek olup istifaya mı çağırmalıyız? Yorum sizin…

Hürgün Aygün

Bir Yorum Yazın