İnlerine çekilmiş yarasalar sokaktaki köpek kadar korkutucu değildir, rabies konusunda. Ancak söz konusu olay rabies olunca müdahale edilmezse ölümle sonuçlanır. Bu bilgi hafızamızda kalsın.
Türk spor basının feryatlarını görüyoruz, okuyoruz. Son günlerde iyice artan bu feryatlar Trabzonspor ilk şampiyonluğuna yürürken de vardı, Trabzonspor’un batma noktasına geldiği 2000-2001 döneminde de. Spor basını adı verilen kitlenin yaptığı üç büyükler propagandasının hiç arkası kesilmedi . Sadece Trabzonspor değil, diğer Anadolu takımları da hedeflerindeydi. Sanki üç büyükler dışında kalan takımlar sadece skor tabelasında var olan ama seyircinin bilmemesi gereken takımlar olmalı şeklinde bir and içmiştiler. Yanlış hatırlamıyorsam 2005 yılına kadar uzun bir süre Türkiye Kupası bir tenekeydi, 2005 yılındaki Galatasaray-Fenerbahçe mücadelesi ile yeniden değerli oldu. Tahmin etmek zor değil; teneke olarak adlandırılan kupalar Gençlerbirliği, Kocaelispor ve Trabzonspor’un müzesinde. 2005 sonrası tek teneke kupayı alan Kayserispor’u da unutmamak gerekir. Bu dönemde kupaya erişen Galatasaray ve Beşiktaş ise birer Türkiye Kupası almaktan ziyade Avrupa Kupası kazanmış itibarı gördüler. Henüz üzerinden iki yıl geçen Trabzonspor-Fenerbahçe finali ise medyanın büyük beklentileri nedeniyle öne çıkarıldı, hatta 1-0 lık Fenerbahçe üstünlüğü nedeniyle her türlü hazırlık yapıldı. İşte bu yüzdendir ki Türkiye’de kaldırdığı Türkiye Kupalarının kupa töreni canlı yayınlanmayan Trabzonspor saatlerce bu zorunluluk sonucu konuşuldu.
Bursaspor şampiyon oldu, gazetelerde iki satır yazı var yok. O gece şampiyon Fenerbahçe olsaydı nasıl olurdu acaba. Belki de 2-2 diye sevinen inlerinden çıkmışlar farklı hazırlıklar yaptıklarından sayfaları değiştirip yetiştirememiştir. Bursaspor Şampiyonlar Ligi’nde 6 maç oynadı ki çok kötü sonuçlar aldılar. Peki iyi sonuçlar alsalardı çok mu farklı olacaktı? Üç büyükler Avrupa kupalarında bir puan kaybı yaşadığında saatlerce konuşan ulusal medya niye Bursaspor’un sorunlarına değinmedi ki? Hazırlık maçları öncesi 1 saat özel program yapıp Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura çıkma adına önemli bir maça çıkan Trabzonspor’a dakikalar ayırmayanlardan fazla beklentiye girmemek gerek, değil mi? Anadolu takımlarını tanıtmak ulusal medya için bir korku. Övmek eylemini bile Anadolu takımını yarıştan düşürmek için yapan bir medya karşımızda olan.
İşte bu medyanın bir hastalığı var; rabies. Aslında rabies fazla yaşatmaz ama bu medya nasıl oluyorsa çok uzun süredir yaşayabiliyor. Artık ağızlarından akan salyaların miktarıyla fazla ömürleri kalmamış diyebiliriz. Şike soruşturması sonucu Aziz Yıldırım’ın medyadaki evlatlarının yaptığı propagandalar iyice arttı. Bir mağlubiyetteki ufak bir hata bile artık hakemler için dinlenme sebebi. Kendi beyinlerinde Fenerbahçe yenilmez ise sadece birkaç kişinin ceza alacağıan ve Fenerbahçe’ye dokunulmayacağıına kendilerini inandırmışlar. Artı olarak ise yılların birikimi ile ortaya çıkartılan büyük bir kısmı üç büyük aşığı bir ülke var. Hem tiraj hem yemlenme derdinde olan medya iddianamae yaklaştıkça iyice korkuyor. Çünkü yutma zorluğu çeken rabies kişinin sudan kaçışı gibi kendileri de şimdi yuttukları bütün pislikler boğazlarından çıkar diye adaletten kaçıyorlar. Bir üst gündem yaratıp Fenerbahçe’nin büyüklüğünden girip takımın iyi oynundan ve zirvede bulunmasından bahsediyorlar. Fenerbahçe tabii ki iyi oynamıyor ama sonuçta bizim medyamızda önemli olan skor ve puandır. Puanları topladıktan sonra harika oynuyor dedi mi iki tane köşe başı şarlatanı olay biter. Bugün oynanan oyun da aynısı. Aziz Yıldırım’ın oturttuğu köşelerde kalemine sarılanlar, deplasmana kendi cebinden götürdüğü ağır abiler bugün bu oyunun birer parçası. İlginçtir ki bütün medya bu duruma yakın. İyice salgın halini almış, iyice dibe vurmuş. Her hafta konuyu farklı yerlere çekmek için farklı şeyler arıyorlar. Bir maç hakem Fenerbahçe lehine çok iyi olunca birkaç hafta sonra Türkiye’nin en iyi hakemi/hakemlerinden biri diyerek bir yapay bilinç oluşturma gayretine giriyorlar, aleyhte hata yapan hakem ise Fenerbahçe’ye kurulan büyük komplonun bir parçası oluyor. Tablonun kısa bir özeti bu. Fenerbahçe yerine diğer iki takımın da ismi yazılabilir. Çünkü en büyük amaç Türkiye üç İstanbul takımından başka takım tanımasın, geçtiğimiz yıllarda bunun en büyük yatırımcısı ve yemleyeni ise Aziz Yıldırım.
“İnlerine çekilmiş” medya iniyle münasebete girene(gazete, tv vs…) mikrobundan bulaştırmaya çalışıyor ki çoğunlukla bunu yapıyor. Sonuçta köpekler kadar tehlikeli değil yarasalar, en azından fazla insanı etkilemiyorlar ancak sinsiler. Köpek ısırınca ben rabies oldum diyebilir okuyucu, izleyici ama ısıran sinsi yarasalar olunca farkına varması zorlaşıyor. Bu ülkede zevk alarak bir spor organizasyonun izlemek için bu mağaraların temizlenmesi gerekiyor galiba. Başta TSYD denilen mağara olmak üzere….