Ondan bu umarsızlığın, vurdumduymaz, sorumsuz, şımarık, yüzsüz hâlin…
Bilmiyorsun işte. Van’da deprem mağduru olmasına rağmen tek hayali bordo mavili bir forma olan Oğuz’un formasındaki bayrağı çaldın sen gafil… İnatla yıllarca camında bordo mavi bayrakla dünyayı dolaşan Şoför Ali’nin hayata gözlerini yummadan önce göreceği son şampiyonluğu çaldın. Kalp krizi geçirme riskini göze alarak görmeyen gözleriyle televizyona bir metre mesafeden maçları inatla izleyen amcamın zafer sevincini çaldın. Namazlardan sonra Allah’a el açıp dualar eden anaların dualarını çaldın. Çaldın ama yanına kâr kalacak sandın. Bu sefer olmadı değil mi?
Nasıl olsa “bana bir şey olmaz” diyordun. Bugüne kadar kimse dokunamamıştı sana. Sen ki ulular ulusuydun, devlerin yücesi, dokunulmaz kutsal
büyük çınardın sen. Adalet senin istediğin, doğru senin bildiğin, gerçek senin sözlerindi hep. O yüzden utanmana gerek yoktu, sonunda zafer olacaksa her daim seni alkışlayacak adamlar da vardı arkanda… Ama olmadı… Bu kez işler karıştı. Aldılar seni götürdüler, bir hırsız gibi fişlediler, fotoğrafını çektiler, parmak izini aldılar, yargılanmak üzere içeri tıktılar. Çaldıklarının bir kısmını iade ettirdiler, diğerlerinin de sonu yakın… Şaşkınsın.
Muhtemelen soruyorsundur “neden” diye. Bugüne kadar yürüyen düzen neden bu sefer yürümedi diye. İşte söyleyelim sana: neyi çaldığını bilmediğin için. Oğuz’un bayrağını çaldığın, mazlumun ahını aldığın, kibrinle kendini boğduğun için. Şimdi yargının yolunun sonuna yaklaşılan bu günlerde bir umut mahkemenin kapısına bakıyorsun, seni içeri atarken saldırdığın adaletten bir şeyler bekliyorsun. Biz ise sadece hak ettiğini almanı umuyoruz. Şampiyonlar liginde de Ligde de sensiz çok daha temiz bir lig izliyoruz.
CSKA karşısında takımımızın alacağı her türlü skor şu şartlarda başarıdır lâkin bir galibiyet ile zaferin taçlanacağını umuyorum. Son BMN kahvaltısı organizasyonunda bulunun bulunmayan tüm kardeşlerimize ve bu güzel günü organize eden ağabey ve kardeşlerimize teşekkürü bir borç biliyorum.