Takvimler 19 Mart 2012’yi gösterirken aşağıdaki yazıyı yazmıştım Ekşi Sözlük’te Şenol Güneş başlığına.
“Öyle bir paradoks içinde bırakıyor ki adamı, öyle dip kuyulara atıyor ki beyin içinde…
Bir yanım “çok yoruldu, yıpratıldı, keşke gitse de Avrupa’da bir takım çalıştırsa ve değeri bilinse” diyor, diğer yandan bir ses ise “o giderse Trabzonspor kalır mı “diye soruyor.
Bir antrenör düşünün… Hem takımını taktik açıdan yönetsin hem de kulüp yönetiminin yapmamakta ısrar ettiği altyapı için didinsin.
Bir antrenör düşünün… Takımın taraftarlarından gelen her övgüye rağmen mütevazı yapısını korusun, her eleştiri de sabırlı olmaya çalışsın.
Bir antrenör düşünün… Sadece kendi takımını ve takımının arkasından gelenleri değil tüm ülke futbolunu görmeye çalışsın.
Bir antrenör düşünün… En yorgun olduğu zaman bile düşüncelerinin içinde ülke futbolunu geliştirmek adına çabalar olsun.
Bir antrenör düşünün… O takımı yönetmese takımın yönetimi kaç kez değişirdi, kimse hesaplayamasın.
Bir antrenör düşünün… Destek istemeden hemen önce akil davranma çağrısı yapsın.
Bir antrenör düşünün… Çalıştırdığı kulübün simgeleri olan insanları bir araya toplamaya çalışsın ve bir şehrin futbol anlayışını değiştirmek amaçlı toplantılar yapsın.
Bir antrenör düşünün… Yaşadığı her türlü olumsuzluğa rağmen ilk kötü sonuçta hedef olacağını bilsin, buna rağmen her şeye kendini siper etsin….
Bir antrenör düşünün… Tüm güzel şeylerle onu süsleyin…. İşte Şenol Güneş…
Benim için Trabzonspor’un yükünü haddinden fazla çeken kişi. Artık o iki soru arasındaki ayrım noktama geldim. Kendisi için başarılı bir Avrupa serüveni diliyorum. Yaptığı ve görevini bırakacağı ana kadar yapacağı tüm işler için şimdiden teşekkür ediyorum. Bıraktığı andan itibaren onu yıpratanların hiçbiri özeleştiri yapmayacak, biliyorum. Hepsi okları Şenol hocanın üzerine çevirecek, kendilerini aklayacaklar. Ancak neredeyse istediği hiçbir şeyi yapmayan yönetim de oturamayacak o koltuklarında, bunu da biliyorum. Ve kendisine en büyük ayıbı eden taraftar, en fazla iki ay sonra Şenol hoca diye ağlayacaklar, bunu da biliyorum. En iyi bildiğim şey ise ayrılışına en fazla biz, Trabzonspor’u skorlar ötesi sevenler, üzüleceğiz…
… Ama her insanın biraz rahat ve haksızlıklardan uzak yaşamaya ihtiyacı vardır.
Başkanlık veya yöneticilik sıfatı almayıp başkanlık yapan tek futbol adamına saygıyla…”