UEFA ÖNCESİNDE…

Biraz sinirle bir yazı kaleme aldım sözlükte, burada da bazı cümlelerini düzenleyerek, biraz ilave edip, biraz eksilterek yeniden paylaşmak isterim:

Şu süreç sonrasında bana hala daha “Trabzonspor olarak amma ağladınız bir kupa için” diyen arkadaşlarım var. Örnek veriyorum, çocukluk arkadaşım Orkun; az önce facebookta paylaştığım bir ileti üzerine telefonda konuştuk… Hazırlıktan beri beraber okuduğumuzu gözönüne alırsak 27 senelik arkadaşım kendisi. Şu olaylar üzerine fazla konuşmamışızdır, çünkü her ne kadar birilerine garip gelse de; sözlüğün aksine güncel hayatta pek futbol konuşmayı sevmem. Bu adam hem koyu bir Beşiktaşlı olarak futbol bilgisine güvendiğim biri, hem de yıllarca beraber top oynadığım biri; ve hatta üstüne beraber Beşiktaş’ın İnönü’de Avrupa kupası maçlarına gitmişliğimiz bile vardır muhtemelen okul çıkışı filan ama bunca yıl içerisinde 1-0’lık Trabzonspor Barcelona maçı da dahil beraber sayısız maçlar seyrettiğim biri. Çok fazla konuşmadık bu şike sürecinde kendisi ile, bir şekilde şike olduğuna inanmadı nedense, ben de üstelemedim. Her neyse, konu uzar gider; bu arkadaşım bana çıkıp diyor ki; “ya amma ağladınız, herifler iki senedir her maç evire çevire yendiler sizi, az kaldı küme düşüyordunuz, hala daha kupa diye ağlıyorsunuz”. Ben cevaben kendisine mahkemeden bahsedince de; “bu devlete ve bu mahkemeye mi güveniyorsun? hem ne yapalım, Türkiye’de yıllarca şike vardı, biz de çok çektik ama bu kadar ağlamadık; şimdi biz de Zalad’ı bulup mahkemeye mi çıkaralım?” diyor.

***

Şimdi ona verdiğim cevaplar üzerinden bu zihniyette olanlara cevap vermek istiyorum… Neden?

Çünkü, bu adam bunu söylüyorsa diğerleri neler söylemez diye düşünüyorum, söylüyor da zaten, biliyorum. Ne olup bittiğini görmek istemeyen bir çok kör, dilsiz, sağır insan gördüm süreç boyunca. Yani onun gibi düşünen bir çok insan mevcut yurdun dörtbir köşesinde; muhtemelen bu yazdığımı da okumayacak(lar) ama yine de yazmak istiyorum.

***

Öncelikle Fenerbahçe ile Trabzonspor isterse yirmi maç oynasın, yirmisini de Fenerbahçe kazansın, hatta o maçları da en az 10 farklı kazansın, bu skorlar o sene yapılan şikeyi temize çıkarır mı? Sen bizim kolumuzu kanadımızı kırıp, hakkımızı gaspettikten sonra istersen,  10 sene üstüste tertemiz şampiyon ol, bu senin o sene yaptığını temizler mi ???

***

Sen istediğin kadar “bu mahkeme mi adil?” de, “bu devlet mi adil?” de; hukuğu ve hukukçuların verdiği kararı küçümse, ötesinde istediğin kadar Trabzonspor taraftarının 2 yıldır süren hukuki mücadelesini gözardı et; şike yapıldığını kabul eden mahkeme kararını, 2 kere değiştirildiği halde şikeyi inkar edemeyen pfdk raporlarını hiçe say, ve istediğin kadar hükümete veya benzer menfaat ilişkilerine bağla bu işi, ortada verilmiş tertemiz bir hukuk mücadelesi ve akabinde alınmış gayet temiz bir karar var; Aziz Yıldırım ve bir kaç Fenerbahçeli yönetici ile alakalı şike yapıldığına kanaat getirmiş ve hatta bazı diğer kulüplerin yöneticilerini de suçlu bulmuş. Alakasız görülebilir ama yine de ilginç bir detaydır; bu kararı veren de koyu Fenerbahçeli bir mahkeme başkanıdır. Sonuçta, Türkiye’de yaşıyorsan elbette önce Türkiye’de hukuk mücadeleni vereceksin ve biz, Trabzonspor taraftarı olarak mücadelemizi verdik, sonucumuzu aldık. Biz iki yıldır “paraya karşı emeğin savaşı“nı verdik, hem 2010 yılında oyuncularımızla sahada, hem de sonrasında avukatlarımızla, konuya desteğini veren tüm taraftarımızla seyircimizle dışarıda. Artık bu sonucun devamında kupamızı talep ediyoruz. Bu bizim en doğal hakkımız, sen bunun üstüne hala daha neyi konuşuyorsun. Sonuçta senin bu dediklerine bakıp ben demez miyim? Arkadaşım! bir gecede, tekrar ediyorum tek bir gecede; koskoca ülkenin milletvekilleri TBMM’de toplanıp, “kurumlar ve kişiler ayrı tutulmalıdır” diye karar alındı, yasa değiştirilmedi mi, Fenerbahçe küme düşürülmesin diye? Başbakanın emriyle “artık yapacak bir şey yok” diyen eski Fenerbahçe yöneticisi ve dönemim TFF başkanı Mehmet Ali Aydınlar istifa ettirilip, yerine apar topar aynı şike sürecinde suçlanan Beşiktaş’ın başkanı Yıldırım Demirören getirilmedi mi Türk futbolunun başına? İlk lafı “gerekirse Fenerbahçemiz için bilmem kaç yıl Avrupa’ya hiçbirimiz gitmeyiz” değil miydi? Sen bana daha hala bunları bldiğin halde, hangi vicdan ile Hükümet desteği Trabzonspor’dan yana değil miydi bu süreçte diyorsun? Sen bana hala daha “Aziz Yıldırım ve Başbakanın menfaatleri çakıştığı için, çok büyük ihaleler döndüğü için Fenerbahçe bu mahkemelere ve suçlamalara maruz kaldı” masallarını okuyorsun. Bunları üreten beyinler maalesef bu iddialarını Fenerbahçe taraftar forumlarından öteye taşıyamadılar, bu iddialarına Trabzonspor ile ilgili bir çok asılsız şike ve teşvik hikayesi de eklediler üstelik, bunların hiç birinin de en ufak dayanağı yok ama sistematik bir şekilde tekrar edince her yerde; belli ki bu sürede kendi taraftarları başta olmak üzere bir çok insana bunları bir güzel inandırmışlar. Koskoca doktorlardan duydum ben bu hikayeleri, sokaktaki liseliden duymak artık şaşırtmıyor. Bu insanların hiç biri mahkeme kararlarını okumuş mudur? Hala daha yargıtay diyen insanlar Şekip Mosturoğlu‘nun yargıtaya işi taşımadığını ve suçunu kabul ettiğini bilir mi? Sanmıyorum. Neyse, sonuçta insanlar UEFA’nın sevkinden sonra bile benzer hikayelere ve inanmak istedikleri şeylere inanmaya devam edecek. Diyecek çok bir şeyim yok, gözünün önündekini görmek istemeyene… ama hepsinden öte, sen hala daha bu gezi olaylarından dolayı UEFA Fenerbahçe ile Beşiktaşı men edilme talebi ile disiplin kuruluna sevketti mi diyorsun ya. Ben de sana kocaman bir “insaf” diyorum.

***

Hem, eğer ki sen o şikeyi ispat edebiliyorsan bu kadar sene üstüne, haksızlığa karşı yanında birini ararsan en büyük destekçin ben olurum merak etme. Ama bizim elimizde artık iddianameyi filan geçtim, mahkeme kararı var. Yoksa 2005’i de çok iyi biliyoruz biz, 1996’yı da çok iyi hatırlıyoruz merak etme. Ama bütün bunların nihayetinde senin o mahkeme kararına püf dediğin gibi bu yazdıklarıma ve hatta çıkarsa en geç temmuz başı çıkacak UEFA kararlarına da püff diyeceğini çok iyi biliyorum.

***

Çok yerde dile getirdim, Trabzonspor taraftarı Nyon’da, Zürih’te, Amsterdam’da ve daha sayısız şehirlerde 500 kişi toplar protesto yapar (ve yaptı da nitekim); Temiz Futbol eylemleri adı altında bir çok yerde organizasyonlar yapar, yine iki yıldır her cumartesi Taksim’de TFF’yi protesto eder ama haberlerde görmezsiniz, göremezsiniz bunları; sosyal paylaşımlarda veya sözlük benzeri oluşumlarda başlığı bile açılmaz, ama gider Beşiktaş’ın popüler taraftar grubu Çarşı 100 kişi toplar, alakasız bir şeyi protesto eder, manşetlerden inmez günlerce. (Alakasız lafını küçümsemek için söylemedim, aklıma örnek gelmedi şu an için) Fenerbahçe veya Galatasaray’ın tercümanı bile gider basın açıklaması yapar, memlekette 10 kanal canlı yayınlar da, Şenol Güneş‘in basın açıklaması belki bir veya iki kanalda, o da son haber olarak 10-15 saniyelik bir kısmıyla yerini alır. Bunu Trabzon’daki Trabzonsporlular çok iyi anlayamaz belki, farketmezler, çünkü iyi kötü yerel bir medyası vardır şehrin; ancak İstanbul’da veya diğer büyük şehirlerdeki Trabzonsporlular anlar bunu en iyi. Bu Trabzonspor’un kendi ülkesinde ötekileştirilmesidir yıllar içerisinde. Kendi memleketinde sanki Azerbaycan ligi takımı muamelesi görmesidir.

*** Bu sene takım kötü olabilir ama bir çok maçta bariz katledilmiştir Trabzonspor hakem tarafından. Şenol Güneş yıldırılana kadar ezilmiştir; susturulana, en nihayet istifa edene kadar baskı altında tutulmuştur, ama yazmaz bunlar sağda solda. Biri es kaza dile getirse bile hemen susturulur, unutturulur. Sonra insanlar gelir sorar, Şenol Hoca’yı neden gönderdiniz, çok ararsınız diye. Trabzonspor Şampiyonlar Liginde son maçına 2. olarak girer, ve son maçta gruptan çıkma şansı ile Fransa’ya giderken, aynı güne Fenerbahçe Galatasaray derbisi konulmasında bir sakınca yoktur memlekette. Yine bir sene sonra bir perşembe akşamı penaltılara giden Kasımpaşa kupa maçı gece yarısı 24’e yaklaşırken bittiğinde, pazar günü İBB ile oynayacağı lig maçının gündüz 13:30’da oynamasında da sakınca yoktur. Üst üste 3-4 kere benzer şekilde fikstürden dolayı puanlar kaybetmesinde de sorun yoktur, ama ne zaman başa oynayan bir İstanbul takımı benzer bir sorundan muzdarip olur, hemen haber olur, spor programlarında bu tartışılır günlerce. Hani tamam, eskiden de dinlenmezdi Trabzonsporluların sesi ama, bu sefer neden büyük bir ısrarla ve inatla 3 maymun oynandı? Çünkü içeride itirazlarına TFF’den bir yanıt alamayınca UEFA’ya şikayet etmiş, birilerinin tekerine fena çomak sokmuştu Trabzonspor, böyle bir takımın da ayağının kaydırılmasında mahsur yoktu elbette.

Bir Trabzonspor taraftarı olarak çok doluyum ama daha fazla yazmamın da bir anlamı yok, hem okuyan da muhtemelen yok bir kaç kişi hariç. Sonuçta kimseden destek beklemedik de bu süreçte, kendi adaletimizi kendimiz aradık. Sen istediğin kadar yat kulağının üstüne, “neden takıldın kaldın?” de… Bana kendi bildiklerim, kendi anladıklarım yeter. Bu yazdıklarım üzerine bir kaç arkadaşımdan bir kaç duyarlı mesaj gelirse ne ala zaten, okundu diye seviniyorum işte, ama ben alıştım buna. Dedim ya, çok alıştım hem de, bazen dilimiz de sivridir ya; ne desek hemen başlar bir yerlerden “sen karışma laz”, “sen sus hamsi” sataşmaları espri kisvesi altında. Aslında güzeldir, etrafındaki gerizekalıları ayırdetmeye de yarar bu laflar. Ayrıca alıştık dedim ya;  Fenerbahçe ile şampiyonluk yarışında “aslansın kaplansın, Karadeniz fırtınasısın, dördüncü büyüksün, neydi o Şenol Turgay Necati’li zamanlarınız” diyen insanların, Galatasaray veya Beşiktaş aleyhine bir durum oluştuğunda, veya onlarla yarıştığımızda kendi menfaatinlerine dokunan iki satır yazsak hemen, “tü kaka, pis Trabzonsporlu” demesine de alışığız. Alışığız vesselam…

Neyse, orada yazdığım üzere bu yazdığımı okuyan olduysa ve üstüne alındıysa şöyle bitirsem yanlış olmaz sanırım; sizin bu tutumunuz Trabzon şehrini son senelerde futbola tekrardan yönlendirdi, sönmekte olan bir sevdayı ateşledi bu olan biten, farkında mısınız bilmiyorum… Bak 1461 Trabzon’un haline? ve Hatta bak bu sene U18, U16, U15, U14 takımları Türkiye şampiyonu oldu Trabzonspor’un; muhtemelen haberin bile yoktur, manşetlere taşınmadı çünkü. Bu başarıyı İstanbul takımlarından biri elde etseydi Futbol mucizesi diye belgesellerini izliyorduk şimdi. Neyse, bütün bunlar ne demek bir fikrin var mı? Muhtemelen vardır az çok, ama yoksa bile bekle, anlarsın 4-5 sene sonra…

Ayrıca bu yazdığımdan sonra bile daha hala “ama delil yok”, “Hükümetin oyunu bu yemedik bu numaraları” diyen var. Gel canım, gel; oturacağım sabırla, sen o papağan ezberini bozup, şike delillerini ve neden onların hukuken şike ve teşvik olarak kabul edildiklerini anlayana kadar okuyacağım sana o kayda geçen konuşmaları, o karşılıklı konuşma kayırlarını, alınan o ifadeleri. Tekrar, tekrar okuyacağım…

Bu arada şu noktadan sonra UEFA’dan Fenerbahçe, Beşiktaş ve diğer takımlar aleyhinde bir ceza çıkmaz ise ne olacak peki? Diğer takımlar mı? Ne o, şaşırdın? Evet, bugün yandaşlıkla suçlanan ve çoğu kişinin ne olduğunu ancak gördüğü o medyaya yansımamıştır, Avrupa kupalarından men gündemde olduğu üzere sadece Fenerbahçe ve Beşiktaş denmiştir ama hatırlarsın, Sivasspor ve Eskişehirspor da aynı şekilde şikeden suçlu bulunmuştu, unuttun mu? Unutturmuştur gerçi, koskoca Fenerbahçe Cumhuriyetini uyuttu Aziz Yıldırım iki senedir, bunu mu unutturamayacak? Unutturur elbette, onu da unutturur, UEFA’yı bile gerekirse uyutur, kim bilir belki ceza almadan yırtarsınız,  Aziz Yıldırım diktasında bir 10 yıl daha devam edersiniz, ama biz unutmayacağız.

Ayrıca çok yerde dile getirdim, bu yazdıklarımızı Fenerbahçe düşmanlığı olarak algılayanlar bile var, onların durumu daha vahim, Ankara’daki kupa finalini izleyenler, yerinde görenler anlatsın;  başkent sokakları bordo maviye boyanmışken Trabzonspor taraftarından münferit olaylar hariç en ufak bir düşmanlık gördüler mi?

Sahi, bu arada hiç mi merak etmiyorsunuz? Hani kapanmıştı şike davası? Türk futbolunun başındaki adam Demirören dememiş miydi geçen sene? Yöneticiniz Kiğılı ne diyordu? Bitti artık herşey diye… Şimdi ne olacak ceza alırsanız, En sevdiğim oyuncunuz bile kanırta kanırta aldık kupayı diyordu, şimdi ne yüzle bakacak mill maçlarda yüzümüze? Size ne hesap verecekler? Ayrıca bir CAS davası vardı Fener’in, onlar ne oldu? Hani çok büyük tazminatlar alacaktınız M.A. Aydınlar’dan? Bu kadar mı çabuk unuttunuz? Hiç mi sorgulamak gelmiyor içinizden? Yoksa sizin de Unutmak işinize mi geliyor? Merak etmeyin, siz unutmak isteseniz bile, içinizdeki akl-ı selimleri sindirip sustursanız bile unutturmayacağız bu noktadan sonra biz size. Sen hala daha kilisede günah çıkaran hırsız misali, gezi parkına çık sarı lacivert formanla, gezi parkının ortasına sarı lacivert bir pankart as “3 temmuz’u unutmadık” diye. Merak etmeyin, siz unutmadı iseniz, biz hiç unutmadık. Türk futbolunun ne kadar çirkin amaçlara alet edildiğini, insanların forma aşklarının o kirli ellerde ne amaçlar için oyuncak edildiğini, insanların kitleler halinde nasıl uyutulduğunu çok iyi gördük, yazdık, çizdik ve ne yapsanız da unutturmayacağız… Ne ben ne de diğer dikoynayan arkadaşlarım…

Bir Yorum Yazın