ŞENOL GÜNEŞ VE KELEBEK ETKİSİ

Simon Kuper’in “Futbol asla sadece futbol değildir” sözü sanırım futbol ile ilgili söylenen sözlerin en çok bilinenidir. Bu sözün gerçekliğini artık tartışmaya yer olmadığı aşikâr, hatta birazdan da görebileceğimiz gibi eksik bile söylenmiş denilebilir. Futbol yaşanan coğrafya göre şekil değiştiren bir yaşam biçimi ve duruştur artık günümüzde.

Ülkemizde de bunu gözlemlemek için sosyolog olmaya lüzum yoktur; her bölgenin kendi futbol tarzı, o bölgenin koşullarıyla özdeşleşmiştir. O yüzdendir ki ülkenin en hırslı, en çalışkan, en hırçın ve savaşçı oyuncuları uzunca bir süre Karadeniz’den çıkmış tüm ülkenin takımlarında kendine yer bulmuştur.  2009’da yapılan bir çalışmaya göre İstanbul, İzmir ve Ankara’dan sonra profesyonel liglere en çok futbolcu gönderen il Trabzon’dur.  İstanbul, İzmir ve Ankara’nın nüfusları düşünüldüğünde 760.000 nüfuslu Trabzon’un bu verideki değeri çok net anlaşılacaktır.

Şenol Güneş

Şenol Güneş bir Futbol Filozofu

İşte2002’de Ulusal medyanın satılık kalemşörlerince defalarca linç edilmesine rağmen dünya genelinde 900.000’den fazla futbol severin oylarıyla dünyada “Yılın Teknik Direktörü” seçilen Şenol Güneş de 1 Haziran 1952’de bu coğrafyada şartlar şimdikinden çok daha zorken dünyaya gözlerini açtı.

Kelebek etkisi en basit şekilde tanımlamak gerekirse dünyanın bir ucunda kanat çırpan bir kelebeğin yarattığı rüzgârın dünyanın öteki ucunda fırtınalara yol açacak olaylara sebep olabilmesi olarak özetlenebilir.  İşte 1 Haziran 1952’de mütevazı bir Karadeniz evinde dünyaya gelen çocuk da hem şehrinin, hem ülkesinin hem de futbol tarihinin işleyişini kalıcı olarak etkileyecek bir fırtınanın habercisiydi.

Kariyerini satır satır yazmak hem başlı başına bir araştırma konusu olacağından kısaca özetlemek gerek;  15 yıl civarı kalesini koruduğu Trabzonspor’da 19751984 arasında altı şampiyonluk yaşayan Güneş Teknik direktör olarak da Boluspor’da başlayan kariyerinde Trabzonspor dışında, İstanbulspor, Antalyaspor, Sakaryaspor, FC Seoul, ve A Milli Futbol Takımımızı çalıştırmıştır. Kariyerinin her döneminde bir çizgiyi korumayı kendine şiar edinmiş, bazı değerleri her zaman skorun ve  şahsi kazançlarının önünde tutmuştur. İşte bizim Joganita olarak inceleyeceğimiz bu konu Güneş’in bu değerleri ve bunların Trabzonspor özelinde yurt genelinde etkileridir.  

Şenol Güneş denildiğinde insanların aklında oluşan bir imaj vardır. Bu imaj içerdiklerinden çok içermedikleri sayesinde örnek olmayı hak etmektedir ama biz yine de öncelikle Şenol Güneş kimdir sorusunun cevaplarına bakalım. Güneş öncelikle bir insandır, insani yönü Trabzonluluğundan da Trabzonsporluluğundan da öndedir. Bir şey insani olarak Şenol Güneş’in süzgecindeki elekten geçmiyorsa takıma ya da kendisine faydası bile olacak olsa kesinlikle dünyasında yer bulamaz. Ama aksi durumlarda Güneş fedakârlıktan kaçınmayan, sızlanmayan, mazeret değil çözüm üretmeye odaklı bir yaklaşım sergiler. Bunun en güzel örneklerini meşhur 96 kadrosunda neredeyse her fırsatta istediği orta saha oyuncusunun alınmamasını, girişilen mücadeleye göre kullandığı bütçenin küçüklüğünü asla öne çıkarmamış, Trabzon insanına yakışır şekilde mağrur ve dik duruşunu korumuştur. Bugün detaylıca gözler önüne serilen kirli yöntemlerle çalınan şampiyonluğunun ardından ağlamamış, daha güzel günler için hem kendi futbol anlayışını hem de Trabzonspor’u ileriye taşımak için çalışmaya kararlılıkla devam etmiştir. Evet, en önemlisi de bunları 1952’den bu yana aynı sadelik ve tevazu ile sürekli hale getirmiş olmasıdır.

Trabzonspor ile yolu ayrıldığı dönemlerde de hem kendi hem de çalıştırdığı takımlar için hep aynı çizgiyi korumuştur. Nedir bu çizgi?

  1. Öncelikle iyi futbol oynatacak/oynayacaksın; yenilsen bile taraftarın eve mutlu dönecek; yani memleketimizin deyimiyle “dik” oynayacaksın.
  2. Asla ama asla vazgeçmeyeceksin; çünkü yenildiğinde değil ama vazgeçtiğinde kaybedersin.
  3. Ya olduğun gibi görüneceksin; ya da göründüğün gibi olacaksın; rüzgârın yönüne, kulübünün yönetimine, siyasete veya başka etmenlere göre renk değiştirmeyecek, duruşunu bozmayacaksın.
  4. Sadece başarıyı değil yenilgiyi de sahipleneceksin; özümseyip dersler çıkaracaksın, mazeret değil çözüm üreteceksin. Daha çok çalışıp kazanacaksın, kazanamıyorsan bile daha iyi yenileceksin.
  5. Rakiplerini küçümsemeyecek, saygılı olacak, gücünü tevazüun ile güçsüzlüğünü inancınla süsleyeceksin.
  6. İyi insan olacaksın, iyiliğin gerçek olacak, sahici olacak ki bulaşıcı olsun. Çevrendeki herkese bulaşsın, oyuncuya, yöneticiye, gazeteciye, taraftara… Herkese insanlığınla, beyefendiliğinle, hayattaki duruşunla doğru yolu, doğru yönü göstereceksin.
  7. Tüm bunları istikrarlı şekilde ömrüne yayacak, geliştirecek, üzerine koyacak ama geri adım atmayacaksın.
2010-2011 Şampiyonu

Şampiyonlar Ligi'nde Fırtına

İşte bu yedi madde Şenol Güneş’in özetidir, gittiği her takımda etkisi, farkı hissedilmiştir, hele ki Trabzonspor’a son gelişinde yaptığı etki hiçbir teknik unsurla izah edilemez tamamen kişisel enerjisinin ve doğru yerde doğru kişi olmanın sonucudur. İstanbul’un dev kartelleri ve medyası karşısında defalarca mahvedilmeye çalışılmasına rağmen her seferinde daha güçlü ve daha dik karşılarına çıkmıştır. İyiye iyi, kötüye kötü demiş, kimsenin papağanı olmamış, emirle buyrukla bir şey irdelememiştir. Her zaman kendini oyuncularına siper etmiş, başarıları abartmamış, kayıpları göğüslemiştir. Asla kendine uzatılan elleri geri çevirmemiş, ne kariyeri ne de kişiliği kendisine yaklaşamayacak insanlara bile kendine yakışacak şekilde davranmıştır. Hiçbir zaferini gösteriye çevirmemiş, mağlubiyetlerinde, hatta hakkı çalındığında bile mazeretler üretip konu dışı üçüncü kişilere saldırmamış, mazeret üretmemiştir. Tüm futbol camiasının “adama olmaz” dediği oyuncuları yıldız haline getirmiş, dev isimlerin saygısını ve sevgisini kazanmayı bilmiştir.
İşte bu insanın çırptığı kanatları hem Trabzonspor’da, hem de Türk Futbolu’nda fırtınalar yaratmaktadır. Yarattığı fırtınalar yıkıcı değil yapıcı fırtınalardır, rejenerasyonlara mahal vermektedir. Ülkemizde ve dünyada bu kalitede ve çizgide ne kadar çok adama yer verirsek o kadar çok “adam gibi” futbol izleme şansımız olacaktır. Tüm Joganita.net takipçilerine Hem yeşil sahalarda hem de yaşamın her alanında mevcut Şenol Güneş ve yeni Güneşlerle “doğru” zamanlar ve güzel futbolla dolu günler diliyorum…

 

Not: Bu yazı 04 Ağustos 2011 tarihinde joganita.net’de yayınlanmıştır.

Bir Yorum Yazın