YOLCULUĞUN BİTİŞİ

Benim için çok uzun bir yol değildi, Türkiye’de oynanan futbol izinden gittiğim. Toplasan 15 yıl filan eder… Bugün kesin olarak bu yolculuğu bitiriyorum.  Hayat gördüğümüz Trabzonspor’un  bu ülke sınırları içinde yapılan tüm organizasyonlarda  vereceği mücadeleyi sonuna kadar yok sayarak.  Benim için Trabzonspor geçmişte kalan bir dev artık, Avrupa maçları oynayabilirse  kısa süreli hayata dönüşler yapacaktır gözümde.  Tabii bir de olurluğunu bilemediğim senaryolar gerçekleşirse yeniden doğacaktır. Bir gün farklı bir ülkenin liginde yer alması gibi. Bu ülke futboluna adaletin gelmesinden daha mantıklı bir  ütopya bu. Ülke futbolunun durumunu daha nasıl anlatabiliriz ki??

Benim için Trabzonspor gün gelecek bu ülke futbolundaki tüm kirleri ortaya dökecek kulüptü. Ülke futbolunu temizleyebilecek büyük ve gururlu savaşçıydı. Bugün dönüp son bir yıla bakıyorum; orada o savaşçıyı görüyorum. Artık yorulmuş, bitmiş ve inancını kaybetmiş. Başkanı bir gün çıkıp ligden çekiliriz diyor, ertesi gün borsa gibi ekonomik nedenler hatırlatılıyor.  İşte o savaşçı bugün bu halde. Başkanı ekonomik nedenlerden dolayı ligden çekemiyor,  adaletsizliğe tepki koyamıyor.   Tüm kiri ortaya dökmesine rağmen hiçbir şey olmamış gibi…

Bir yıl önce her hafta taraftarlarımız kalplerine yenik düşerken oynanan saha dışı oyunlar yüzünden, sahada mücadelesine devam etti Trabzonspor.

22 Mayıs günü Şenol Hoca otobüsün merdiveninde açıklamalar yaparken üzüldük, haklılığımızı biliyorduk… Kanıtlayamıyorduk. Dalga geçildik, ezildik, yok sayıldık, hakaretlere uğradık…

3 Temmuz günü bir ışık doğdu yüzümüze..  Trabzonspor varlık sebebi gördüğüm şeyi yapmıştı. Kiri ortaya dökmüştü.

15 Temmuz olduğunda Avrupa kupalarına gidecek takımlar belirlendi. Bu sürecin adaletsizlikler içinde yönetileceğinin ilk işareti o gündü. O günkü seçimler yüzünden  Türkiye Avrupa kupalarında bir takım eksik olarak temsil edildi.  Biline biline takımların hakları çalındı.

24 Ağustos günü UEFA Türk Futboluna müdahale etti. Trabzonspor Şampiyonlar Ligi’ne alındı.  Bu iki tarih arasında  ligin başlangıcı ertelendi.

Sonra birden Play-off diye bir şey uyduruldu.

Sonra Fenerbahçe yöneticileri bizi düşürün dedi, ama hiçbir belgeye imza atmayız da dediler…. İmza konusunda hak veriyoruz ancak taraftara şov yapmaktaki hedef nedir bilmiyoruz.

Önce böyle dediler, sonra şöyle dediler konusuna girmeyeceğim.  Girersek bitmez çünkü. Ama biraz değineyim…

Önce şike yok dediler, sonra sahaya yansımamış dediler…

Önce namus dediler, sonra Türkiye için…

O kadar çok şey dediler ve medyada çanak tuttu ki…

Geldiğimiz noktada ortaya döktüğümüz tüm kir  yok oldu. Sanki hiç olmamış gibi.

Irkçılık cezasız kaldı, hakaret sayıldı.

Trabzon insanına hakaret etmek normal oldu.

Şike yapmak serbest oldu.

Yöneticilerin yaptıkları kulübü bağlamaz oldu, ama genel menajerin yaptığı kulübü bağladı.

Şike sahaya yansımadı. Konunun uzmanları korner atışı esnasındaki  rakibi daha az baskıyla tutmak bile şike olabilir, tespiti imkansız denilirken…

Kulübünün yöneticisinin federasyon başkanına “nolur bu yıl düşmeyelim, çok borcumuz var” demesini görmezden geldi taraftarlar.

Kulübünün yaptığı şikeleri ve teşvikleri bir yöneticiye yıkıp gözlemci raporlarında yok demeyi marifet sandı birileri. O gözlemci atamalarının da ayarlandığını unutarak…

Bugün geçen yılki noktamda duruyor ve hala UEFA ve FIFA’nın bir şeyler yapmasını bekliyorum.  Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en detaylı şike  olaylarından birini çözemedik. Gereken cezaları veremedik. Bu ülkede futbol oynanmasının ne manası kaldı ki?

Günler öncesinden Mustafa Kamil Abitoğlu  atamasını gülerek yorumladım. Ben futbolun çok dışında biriyim aslında, ama yorumum tam isabet oldu.  Bizim lehimize ve aleyhimize olması sorun değil, yaptıkları ortada… Bu atama bize gösteriyor bir kez daha gerçekleri. Bu ülke futbolu bitmiş, ağlayanı ise biz gerçek taraftarlarız.  Birileri  protesto yürüşünde  “dişe diş, kana kan” diyor, birileri Çağlayan’da polisle çatışıyor. Gelecek hafta  ne olacağı belli değil.

 

Ülke futbolunu bu hale getirenler utansın diyeceğim, ama yüz yok ki onlarda. Utanan yine biziz. Sezon başında bunları dile getiren de biziz. Aynen oldu, haklı çıktığım için üzgünüm ama nefret tohumları ekildi, bu işin artık dönüşü çok zor.

 

Gereken cezaları vermeyen, üstünü örten insanlar, federasyon yönetimleri, medya….

Bugüne kadar play-off sürecinde sadece Galatasaray cephesinde dört kurbanınız var,  ilerleyen günlerde sayı artar büyük ihtimalle.

 

Futbolunuz size kalsın. Kokuşmuş liginiz size kalsın.  Bundan sonra olacak olayların tek sorumlusu sizlersiniz…

 

Not: Bir mucize olmadıkça bu benim Türk Futbolu ile ilgili son yazım. Bundan sonra farklı şeyler hakkında karalarım belki…

Saygılarımla…

 

 

 

 

Bir Yorum Yazın