TANIDIĞINIZ BİR FORVET VAR MI? LAZIM DA..

Trabzonspor için puan kaybına sebep olabilecek tüm şartların var olduğu ve olabilecek en uygun bir şekilde bir araya gelerek gerçeğe dönüştüğü maç olmuştur.

Bir kere her şeyden önce, bu maçın sonucundan hiçbir şekilde haberi olmayan bir insan bile takımın acilen kaliteli bir forvete ihtiyaç duyduğunu dile getirecek ve haklı olacaktır. Sebepleri ve süreçleri bambaşka ve burada olduğundan daha uzun yazılarda incelenebilecek durumlar sonucu takım yeni sezona, 1461 Trabzon’da bile oynasalar insanın moralini bozacak forvetlerle giriş yapmıştı ve bu bölge için transfer gerekliliği avaz avaz bağırıp kendini belli ediyorken maç öncesi tek düşünce “yarım sıfır olsun bizim olsun” şeklindeydi.

Cezalılar ve sakatlıklar ve hatta yapılamayan transferleri bir kenara koyup, daha bunları bile ağız tadıyla tartışamadan federasyonun bu sezonki eğilimlerini de ortaya koyacak şekilde maçı Ağustos’un sıcağında güneş altında oynatma uygulamasının siniri ve sıkıntısı geçemeden, sahanın tarlalılığını da gördükten sonra Türk futbolunun marka değeri olarak bu tip sahalarda yetiştirilecek ürünlere konması düşünülen markaların ima edildiğini net bir şekilde anlamış olduk. Kardeşim senin stadın yeterli değilse başvuracaksın federasyona “benim saham uygun değil diyeceksin”. Denmiyor mu? Sen federasyon bu maçı alıp başka sahaya vereceksin, stadına sahasına adam gibi bakamayan kulübe bir nevi ceza kesercesine.. Ama bizim federasyon bildiğiniz gibi şu marka meselesine kafayı çok taktığından bunları göremiyor doğal olarak.

Maç başlarken her ne kadar olumsuzluklar çok fazla olsa da dakikalar ilerledikçe aslında Trabzonspor’un beklediğimizden az biraz daha iyi oynadığını görünce ve hatta bu sezonunun yıldızının Soner Aydoğdu olacağını gösterircesine, kendisinden gelmiş güzel bir araya pasla, hazırlık maçlarının en çalışkan ismi olarak öne sürülen Volkan Şen’in çaprazdan güzel vuruşuyla 1-0 öne geçince, “lan olcak galiba böyle böyle” demedik de değil.. İlk yarı böyle al gülüm ver gülüm şeklinde geçerken Karabük’ün yapmış olduğu Bilal Kısa – Luton Shelton değişikliği ve yine komedi unsuru sonucu yaşanan Soner Aydoğdu sakatlığı sonrası ikinci yarı elimiz kalbimizde ve başka yerlerimizde maçı izlemeye başladık.. Ne yapıp edip ikinci golü bir şekilde bulmamız gerekiyordu. Aslında gol de bulundu gibi ama Volkan Şen’in ilk goldeki pozisyonunun daha güzeli sonrası aynı açıdan kaleye gönderdiği topa Olcan Adın dokununca ofsayta sebebiyet verdi ve gol geçersiz oldu.. Hoş Volkan Şen de vuruş için “zaten auta gidiyordu..” diyerek yürekleri az da olsa serinletti.. Zira o açıklamayı duyana kadar ben de hayıflanıp duruyordum.

Karabük iyiden iyiye yüklenmeye, Trabzonspor kenar yönetimi de başarısızlık kokusu buram buram gelen oyuncu değişiklikleri sonucu takımın erimesine tanık olmaya başlıyordu. Forvetin olmadığı bir takımda, en azından forvet görevi gören ve adı ne olursa olsun Karabükspor defansını rahatsız eden bir oyuncunun çıkması, kulübede direkt olarak skora yönelik oynayacak oyuncular olmasına rağmen Ferhat’tır Barış Özbek’tir gibi oyuncuların saha sürülmesi hatta Ferhat’ın tekrar oyundan çıkarılması, yani bu oyuncu değişikliği mantalitesi beraberlikten çok daha rahatsız etti bu akşam. Bu işin içinde bir iş var, bu işin içinde mesaj kaygıları var, var oğlu var, normal değildi bu akşam bazı şeyler.. İleride kokusu çıkar diye düşünüyorum.

Tek tek oyuncu bazında değerlendirme yapma olayını pek sevemedim, sadece hem olumlu hem de olumsuz anlamda bazı oyuncular hakkında düşüncelerimi belirtmeye çalışıyorum ama büyük soru işaretlerim var ve o soru işaretlerini gidermeden ilgili futbolcular için yorum yapamıyorum. Mesela Barış Özbek.. Kendisinin sahada oyunda olmasına dahi gelemeden nasıl Trabzonspor’da oynadığını, hatta nasıl futbolcu kontenjanından ekmek parasını çıkardığını bir türlü anlayamıyorum. Bu sorularıma cevap bulamadan bu arkadaşın oyunuyla ilgili yorum

Bir sevda Trabzonspor

yapamıyorum.. Mesela Sapara.. Hani kiralık gidecekken, hazırlık maçlarında çok iyi bir performans sergileyip takımda as kadroya bile girme becerisini gösteren Sapara.. Bu muydu o Sapara..? Güneş sarı, kafası sarı; varlığını 55. dakikada, o da sahaya gölge düşmeye başlayınca farkettim.. Keza Olcan.. geçen sene o fiziğe rağmen nasıl yardırıyordu diye düşünürken, bu sezonun başında fiziğine uyumlu bir performansa bürünmüş, ki o görüntünün hakkı yedek kulübesidir, zira bu sene onun yeri biraz pahalı; Yasin Öztekin var..

Var oğlu var..Söyleyecek çok şey var.. Bu takımdan olmaz, şükür ki olmayacağını açık açık demeçleriyle başkanından masörüne kadar herkes dile getiriyor.. Ama icraate gelince fıs..Ffutbolun klasik önermelerinden birini dile getirelim; umarım bu hal, yapılması gerekenlerin hızlıca gerçekleştirilmesi konusundan yardımcı olur..

Yoksa fırtına sorumlulara dönmekte saniye bile kaybetmez.

Bir Yorum Yazın