ŞENOL GÜNEŞ VE PERFORMANS

Son günlerde moda hastalık yine türedi. Yeniden teknik adamı acımasızca eleştirme ve yerden yere vurma ukelalığı boy göstermeye başladı. Şenol Güneş elbette ki dünyadaki bütün teknik adamlar gibi eleştirilebilir. Hatalar yapabilir, yanlışları olabilir. Dokunulmaz değildir. Yeri geldiğinde eleştirilecektir. Ama bunu körü körüne yapmak, gerçekleri görmeden yapmak ciddi anlamda yanlıştır. Onun da ötesinde haksızlıktır. Hele ki böylesi bir sezonu çok önemsemek ve buradan hareketle yapılan acımasız eleştiriler, kimse kusura bakmasın ama saçmalıktır. Şike konusunda kesin kararlar vermek için başlangıcı ertelenen bir lig bu. Ama o sürede karar vermek bir yana bir iftar yemeğinde hiçbir kulübe bile danışılmadan “artık play off sistemi var” denilen bir lig bu. Kısaca “biz bu pisliği temizlemiyoruz, aksine bu pislik içinde daha çok koşturacaksınız” denilmiş oldu. Bir anda lig planlaması tamamen değişti. Tam o sırada Trabzonspor’un hak ettiği yere yani Şampiyonlar ligine davet edilmesi Trabzonspor adına da planları değiştiren bir durum oldu. Bordo-Mavili takım sezon boyunca neredeyse haftada 3-4 maç yapmak durumunda kaldı. İşte böyle bir ortamda acımasızca eleştiriliyor Şenol hoca.

Şenol Güneş 2009-2010 sezonunda göreve geldiğinde ligde şampiyonluk yarışından çok uzaklaşmış bir konumdaydık. Kasımpaşa deplasmanında 3-1 mağlup olan ve Kasımpaşa taraftarının “kümeye” davet ettiği bir takımdı. Göreve geldiği gün Egemen, Engin Baytar gibi isimler kadro dışıydı. Şenol Güneş kısa sürede önemli işler yaptı. Finalde FB karşısında kazanılan kupa, 2010 sezonunun kaderini tamamen değiştiren FB maçı ve ardından Süper kupa zaferi… Ve bir anlamda UEFA tarafından onaylanan şampiyonluk. Şenol hocanın başarı çizgisine yönetim bir türlü uyum sağlayamadı. Trabzonspor transfer sezonunda oturmuş kadronun omurga isimleri Selçuk İnan, Egemen Korkmaz, Umut Bulut gibi isimleri yitirdi. Bunun yanında yine kadroya uyum sağlamış Engin, Jaja gibi isimlerle de yollar ayrıldı. Burada yönetimin hataları, giden oyuncuların yeterince dürüst davranmamaları gibi hususlar ayrı bir yazı konusu olabilir. Öyle veya böyle Trabzonspor 2011-2012 sezonuna kimlik değiştirerek başladı. 3 senedir bir arada oynayan ve ciddi şekilde özgüven kazanan kadro değişmiş oldu. Yeni bir kadro ile bir anda kendini durmaksızın maç oynanan bir sürecin içinde buldu Trabzonspor. Hem de kadrosal anlamda eksiklerini tamamen gideremeden. Şimdi Şenol hoca böyle bir durumda acımasız bir şekilde eleştiriliyor. Yazının başında da dediğim gibi pek tabi ki eleştirilecektir. Ama bunu yaparken bu olumsuzlukların dikkate alınması gerekir. Eleştirilerin mantıklı bir çerçevesi de olmalıdır. Mesela “Şenol hoca hazır kadroya kondu” gibi bir eleştiri var. Yine “Şenol hoca takıma adam kazandırmadı ki” söylemleri var. Oysa ki Şenol Güneş göreve geldiğinde Egemen, Engin kadro dışıydı. Selçuk İnan en çok tepki çeken oyuncuların başındaydı. Onur Kıvak sadece takım kadrosunda ismi yazan üçüncü kaleciydi. Tolga Zengin belki de her taraftarın “gönderilecekler” listesinde en üst sıradaydı. Bu oyuncularında kısa sürede katettikleri mesafe, geldikleri nokta ortada. Böyle bir ortamda Şenol hoca için hazır yiyici demek veya oyuncu yetiştiremediğini dile getirmek insafsızlık.

 

Trabzonspor her zora girdiğinde, her çıkmaza düştüğünde Şenol hocayı göreve çağırdı. Şenol hoca her zaman Trabzonspor’luluk duygularını ön planda tutarak göreve geldi. Her göreve geldiğinde de takıma katkı sağladı. Aşama yaptırdı. Şampiyonluk yarışının içinde oldu. Trabzonspor’da belli kesimler ise Şenol hoca ilk tökezlediğinde yapıcı değil yıkıcı davrandı hep. Şimdi bir benzerini yaşamamak lazım. Yönetimin hatalarını, yetersizliklerini ve bu seneki anormallikleri Şenol hocaya fatura etmemek lazım. Trabzonspor yeni kadrosuyla, henüz eksiklerini giderememiş haliyle Şampiyonlar liginde başarılı bir dönem yaşadı. Ligde ciddi anlamda fikstür dezavantajına rağmen üst sıralarda. Bir mucize olmazsa play off oynayacak ve en azından Şampiyonlar ligini kovalayacak. Olmasa bile kuvvetle muhtemel Avrupa bileti cepte gibi. Trabzonspor ve BJK’nin bu kadar geride kalması sebebi sıkışık fikstür. Belki yine geride olacaktı Trabzonspor ama puan farkı daha da az olacaktı. 7-8 günde yayıla yayıla maç yapanlardan geride kalmak normal. Mevcut noktada eksikler, onarılması gereken yerler var. Hem de az değil. Ama Trabzonspor asla umutsuz bir vaka değil ve akıllı hamlelerle çok rahat toparlanacak seviyede. İşte bu akıllı hamleleri yapabilecek en iyi isim Şenol Güneş. Yeter ki destek verilsin ve yönetimde istediklerini yerine getirsin.

One comment

Bir Yorum Yazın