PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI YILDIZLAR -III-: CARLES PUYOL

İlk önce Totti ile başladığımız serüvene Scholes ile devam etmiştik. Şimdi ki konuğumuz ise Katalonya’nın en hırçın çocuğu Barcelona kaptanı Carles Puyol.

 

Futbol herkes için farklı anlamlar taşır. Kimisi kavga, kimisi duruş, kimisi mutluluk, kimisi isyan, kimisi de yaşama tutunma sebebi olarak ele alır. Birleştiriciliği kadar  ayrıştırıcılığı da vardır. Bazen aykırı olmaktır. En agresif, en sinirli, en saldırdan olmaktır. Ama her zaman içinde var olmaktır.

 

Saha içerisinde savaşan, mücadele sırasında sağlığını arka plana atan, sakatlanma pahasına topların veya rakiplerin önüne yatan adamlar vardır. Onlar genelde hep savunma bölgesinde oynarlar. En zor iş genelde onlarındır. En çok onlar yıpranır, en çok onlar didişir, en çok onlar kart görür ve en çok onlar kavga eder. Çünkü her maç farklı bir hücum oyuncusu ile arenaya çıkarlar. Kimisi hızlıdır, kimisi güçlüdür, kimisi efektiftir, kimisi hem güçlü hem hızlı hem de spektaküler adamdır. Çoğu hareketinizde kart yersiniz ya da ihraç edilirsiniz.

 

Kaptan Puyol

 

Kaleciye en yakın adam olduğunuz için işiniz gerçekten zordur. Çünkü sizi geçen adam kaleciyle baş başa kalır. Ya gol yersiniz ya da kaleciniz günündedir. İşte bir futbolcu hayat hikayesi burada başlar. Hikayemizin kahramanı görüntüsüyle Kempes’i andıran, mücadelesi ile futbol sahalarının William Wallace’ı olmuş Carles Puyol.

 

*

 

Bir savunma oyuncusunda aranan sertlik, çeviklik, hız, yani rakibe korku veren bütün özelliklerin bir vücutta dile gelmiş halidir Puyol. Güçlü fiziğiyle sahada kale gibi duran adam, Barcelona sistemi pasa dayalı olduğu için idmanlarda ekstra çalışmalara başlar. Çünkü pas yapma becerisi yeni jenerasyona ayak uyduracak seviyede değildir. Takım arkadaşları 2 saat çalışıyorsa kendisi 3 saat çalışmaya başlar. Amacı topla haşır neşir olma özelliği kazanmaktır. Pep Guardiola’nın sihirli dokunuşuyla bu özelliğini geliştirir. Pique ile beraber geçilmesi güç bir kale olurlar. O kadar iyi kademe anlayışı ve geriden oyunu başlatma yeteneklerine sahipler ki, onlar sahadaysa Barcelona zaten maça 1-0 önde başlar.

Puyol

Komple bir savunma oyuncusu olmakla beraber takım kaptanlığını yapmak oldukça zor iş olsa gerek… Hem de dünyanın en iyi takımında kaptan olmak bir futbolcu için kariyer tavanıdır sanırım. Kariyerine başladığı Barcelona’da futbolu bırakacak mı bırakmayacak mı sorusuna “40 yaşına kadar Barcelona’da oynamak istiyorum” diyerek cevap vermiştir. Daha sonra “Sağlığım ne kadar oynamamı gerektiriyorsa o zamana kadar buradayım. Şu an yaşım 34 ve yorulduğumu hissediyorum” demeciyle basında yer almıştır. Ama gerçek olan şu ki; o dünyanın en iyi takımının kaptanı…

 

*

 

İspanyol bir muhabir Puyol’a “Bir gün senin formanı giyen bir çocuk görsen ne hissedersin?” diye soru yöneltir. Puyol’un cevabı oldukça manidardır;

 

Bu yanlış olur. Çünkü; Messi, Xavi ve İniesta var. Onların formasını giymeliler ama benim formamı giyeni görürsem bununla gurur duyardım.

 

Real Madrid’in eski savunma oyuncusu ve daha sonra Bolton’da oynayan Ivan Campo aynen şunları söyler;

 

Ben yapay ve modern futbolcular yerine Puyol gibi doğal ve eski oyuncuları tercih ederim.

 

Peki, ya siz?

 

* *

 

 

Son oynanan Real Madrid – Barcelona maçında, sahaya atılan çakmağı Pique yerden alır ve hakeme götürür. Tam o sırada arkasında Puyol belirir ve çakmağı elinden alır. Bu hareketi ile neden bu denli özel bir adam olduğunu da gayet net bir şekilde göstermiştir.

 

Kasaplıkları, hırçınlıkları ve anlaşılması güç profesyonellik dışı faulleri mutlaka vardır. Belki önümüzdeki maç yine yapar bilemeyiz. Ama bildiğim bir gerçek var; o Barcelona’da yazılan en özel hikayelerden sadece bir tanesi…

 

Dip not: Puyol hakkında söylenen sözlerden derleme yapacaktım ama o kadar çok var ki hiç alıntı yapma işine girmedim. Çünkü söylenen sözler hep birbirinden güzel ve özeldi. Ayırt edemedim.

Garrincha
bir garip futbol aşığı

2 comments

Bir Yorum Yazın