MUTSUZ-UMUTLU

Trabzonspor

Dün, camia olarak çok mutsuz bir güne uyandık. Kaybetmeyi kimse sevmez ama kaybetmek bizim camiamızda çok daha fazla rahatsız edici bir şey. Kaybederken “iyi” oynamamak asıl can sıkıcı olan. Lille maçına dair teknik analiz yapmayacağım. Bize lazım olan skorla bitirdiğimizi de unutmamak lazım.

Trabzonspor'un Alex Ferguson'u

Yeni yüz yıl etik ve ahlak timsali, çağdaş bir bilge...

Fakat futbolun, daha doğrusu temiz futbolun güzel yanı bu. Olmaz denilen skorlar hayat bulabilirken hak edenler kazanmayabiliyor. Şahsi kanaatimce grubun en güzel ve keyifli futbolunu oynayan Fransızların gruptan çıkamaması hiç de adil olmadı.

Inter adıyla CSKA da biraz şansı sayesinde bizden kaptığı puanlarla üst tura yol aldı. Takımımız bence sezonun en panik, en tutuk, en çirkin oyununu sergiledi. Orta sahada yaşanan koordinasyon sıkıntılarının yanına diğer etmenler de katılınca coşkuyla kutlanacak zaferin yerini teselli ikramiyesi aldı.

Biz hırçın dalgaların gök gürültüleriyle kabardığı, denizin kayaları sonsuz bir hınçla dövdüğü toprakların çocukları bugüne kadar hiçbir mağlubiyete razı olmadık. Bundan sonra da olmayacağız.

Avrupa 61.dk ile tanıştı.


Şenol Güneş ve öğrencilerinin kirli bir arenada çalınan zaferlerinin üzerine hazırlıksız ve zamansız şekilde dahil oldukları devler liginde verdikleri mücadele göz kamaştırıcıdır. Takımının omurgasını kaybetmiş bir teknik adamın öğrencilerine tur şansını son maça kadar kovalatması çok önemlidir. Birbirini yeni tanıyan futbolcuların futbolun en zorlu arenasında omuz omuza verdiği mücadele umut vericidir.

Bugün merhaba dediğimiz UEFA Şampiyonlar Ligi’nden başımız dik ayrılıyoruz. Bu kadro henüz eklemleri kaynamamış bir dev. Muhtemelen hem Europa League’de hem de Süper Lig’de ikinci devrede çok daha farklı bir takım izleyeceğiz. O yüzden bu gün ne kadar mutsuzsak yarın o kadar neşeli olacağız. Güzel günleri sabredenler görecek. Hiç şüphem yok.

Bir Yorum Yazın