KLAVYECİLERDEN HEDİYE

Geçtiğimiz günlerde bir taraftar grubu ile ilgili Hangi Delilik adıyla bir yazı yayınlamıştık. Bugün şans eseri ilgili grubun internet sitesinde yayınlanmış bir yazıya denk geldim.  Yazının fikirsel açıdan eleştirilecek o kadar noktası var ki, yanıt vermenin zaman kaybı olduğunu düşündüm. Ancak Trabzonluluk fikrini ismine yansıtmış( sadece o kadarına yansıtabilmiş aslında)  bir grubun kendisini Türkçeden bu kadar uzak bir şekilde savunmasına gönlüm razı olmadı.

Yazıyı izinsiz olarak buraya ekleyeceğim, yapacağımız imla düzeltmeleri ile ödeşiriz sanırım. Paragraf  paragraf eklemeyi tercih ediyorum, daha açıklayıcı olması açısından.

 

Başlıktan başlayalım… Klavye ve Trabzonspor’luluk!

Doğrusu: Klavye ve Trabzonsporluluk!

Sosyal medya ortamları kurulduğundan beri, insanlar görmedikleri, fikir sahibi olmadıkları kişi ve kişiler hakkında, kulaktan doğma bilgilerle, daha doğrusu, milletin bir yerlerinden uydurduğu ve belirli bir kitle yakalamak amacıyla, sayfalarına hayran beğeni sayısı katmak için, sanal ortam da şak şakcı toplamak için atıp tutması moda, hatta gelenek haline geldi.

Doğrusu: Sosyal medya(sosyal medya zaten çoğul ve ortam kelimesini de karşılıyor) kurulduğundan beri  insanlar görmedikleri, fikir sahibi olmadıkları kişi ve kişiler hakkında kulaktan dolma( doğma?!?!?!) bilgilerle, daha doğrusu, milletin bir yerlerinden uydurduğu ve belirli bir kitle  yakalamak amacıyla, sayfa beğeni sayısını arttırmak için( hayran zaten beğenen demek, yan yana kullanılması anlatım bozukluğu), sanal ortamda( bitişik -de/-da) şakşakçı(burada hem bitişik yazılan bir kelime ikiye bölünmüş hem de ünsüze benzeşmesi  kuralına uyulmamış) toplamak için atıp tutması moda  hatta gelenek haline geldi.

Aslında çok da güzel yapıyorlar. Boşa dememişler, reklamın iyisi kötüsü olmaz diye. Sayfalarınızda ne kadar adımız geçerse, o kadar iyidir, devam edin.

Doğrusu: Aslında çok da güzel yapıyorlar. Boşa dememişler; reklamın iyisi kötüsü olmaz diye. Sayfalarınızda ne kadar adımız geçerse, o kadar iyidir, devam edin.

Jan Başkan’ımızın, dün Trabzona gelen Başbakan’ı karşılamaya gitmesi, onun sonucunda boynuna atkı takması, bir kesimi değil, bir çok kesimi rahatsız etti. Tamam, emin olun sizi rahatsız ettiğinden daha çok, grup içerisindekileri de rahatsız etti. Hatta o grupda, başbakanın bulunduğu partiye oy vermeyen, başbakanı eleştiren ve sevmeyen kişi daha çoktur. Jan abimizin dediği bir kelime var, ”Ben bu partiye sempati duyuyorum ve gidiyorum, kimseyede gel demiyorum, buda benim siyasi görüşümdür” demesi kadar doğal olan ne vardır? Grup içerisinden veya grup dışından A,B,C her türlü partiye oy atan ve o partinin mitingine giden kimse mi yok Trabzon atkısıyla? Ya da eleştirenler, herhangi bir siyasi görüşe sahip değiller mi? Bizim siyasi görüşümüz Trabzonspor’dur diyenler, seçim zamanı kimseye mi oy vermiyor? Hiç mi Trabzon formasıyla, bir mitinge veya bir siyasi partinin toplantısına gitmediler? Herhangi bir parti lideri Trabzon’a geldiğinde boynuna her kim atkı takıyorsa, bizde ona mı sövelim? O kişi atkı taktı diye, mensubu olduğu gruba mı sövelim? Peki napalım şimdi? Bizde elimize klavyeyi alıp, sövmeye, saymaya mı başlayalım? Kişiliğinize veya karakterinize, hatta onlada yetinmeyip, Trabzonspor’luluğunuza mı sövelim? Pardon ama, klavyeden sövme tuşu hangisi oluyordu?

Doğrusu: Jan Başkan’ımızın, dün Trabzon’a(kesme işareti tanıdık gelecektir sanırım. Başkandan daha özel değil mi Trabzon) gelen Başbakan’ı karşılamaya gitmesi, onun sonucunda boynuna atkı takması, bir kesimi değil, birçok(birçok bitişik yazılır) kesimi rahatsız etti. Tamam, emin olun sizi rahatsız ettiğinden daha çok grup içindekileri de rahatsız etti. Hatta o grupta(ünsüz benzeşmesi) Başbakan’ın( iki satır önce ayırmışsın kesme işareti ile halbuki) liderliğini yaptığı partiye oy vermeyen, Başbakan’ı eleştiren ve sevmeyen kişi daha çoktur. Jan abimizin dediği bir cümle var; ”Ben bu partiye sempati duyuyorum ve gidiyorum, kimseye de(*) gel demiyorum, bu da(*) benim siyasi görüşümdür”. Bunu söylemesi kadar doğal olan ne vardır? Grup içinden veya grup dışından A,B,C her türlü partiye oy atan ve o partinin mitingine giden kimse mi yok Trabzon atkısıyla? Ya da eleştirenler, herhangi bir siyasi görüşe sahip değiller mi? Bizim siyasi görüşümüz Trabzonspor’dur diyenler, seçim zamanı hiçkimseye oy vermiyor mu? Hiç mi Trabzon formasıyla, bir mitinge veya bir siyasi partinin toplantısına gitmediler? Herhangi bir parti lideri Trabzon’a geldiğinde boynuna her kim atkı takıyorsa, biz de(*) ona mı sövelim? O kişi atkı taktı diye, mensubu olduğu gruba mı sövelim? Peki ne yapalım şimdi? Biz de(*) elimize klavyeyi alıp, sövmeye, saymaya mı başlayalım? Kişiliğinize veya karakterinize, hatta onla  da(*) yetinmeyip Trabzonsporluluğunuza mı sövelim? Pardon ama, klavyeden sövme tuşu hangisi oluyordu?

İşin şaşırtıcı olanı ise, 7/24 bilgisayar başından kalkmayan, Trabzonspor’u LigTV başında yaşayan, netten izlediği videolarla veya baktığı fotoğraflarla tribüncü moduna giren, ”Ulan formalar ne kadar pahalı” diyerek, yönetime söven, gol atamadığı için takıma söven, yanlış oyuncu oyuna aldığı için, Şenol Güneş’e söven, bir kesimden öteye gitmeyen, hayatı sanal ortam zanneden kişilerden öteye geçmeyen, amip beyinlilerden oluşması.

Doğrusu: İşin şaşırtıcı olanı ise, 7/24 bilgisayar başından kalkmayan, Trabzonspor’u LigTV başında yaşayan, netten izlediği videolarla veya baktığı fotoğraflarla tribüncü moduna giren, ”Ulan formalar ne kadar pahalı” diyerek yönetime söven, gol atamadığı için takıma söven, yanlış oyuncu oyuna aldığı için Şenol Güneş’e söven bir kesimden öteye gitmeyen, hayatı sanal ortam zanneden kişilerden öteye geçmeyen amip beyinlilerden oluşması( benzer ifadelerin virgülle sıralanması/sıfatla isim arasına virgül konulması).

İşin bir diğer boyutuda, Trabzon’da olan bazı kesimlerin durumu eleştirmesi. Peki, Trabzon’un tek taraftar grubu Trabzonlu Gençler mi? Ya da Trabzon’da ahkam kesip, atıp tutanlar, nerdeydi o gün? Hani neden ortaya çıkmadı, temiz futbol için mücadele veriyoruz diyeneler? Neden bir pankartla gitmediler, neden sadece sanal ortamda o gün atıp tuttular? Yazarlar, çizerler, bol keseden atıp tutanlar, o gün neden yoktu ortalarda? Peki ondan önce ki gün, Akhisar maçında nerdeydi yine aynı kesim? Hayıdır, şekermiydinizde yağmur vardı diye gitmediniz, erirsiniz diye mi korktunuz? Ama o eleştirdiğiniz, üstüne üstün utanmadan sövdüğünüz adam, yine ordaydı. 1461 Trabzon maçına yoğun ilgi gösterilmiyor diye ağlarsınız, peki ağlayana kadar, kaç defa gittiniz maça? O gün, sırf sövmek, eleştirmek için bilgisayar başında duracağınıza, neden gitmediniz maça?

Doğrusu: İşin bir diğer boyutu da(*), Trabzon’da olan bazı kesimlerin durumu eleştirmesi. Peki, Trabzon’un tek taraftar grubu Trabzonlu Gençler mi? Ya da Trabzon’da ahkam kesip atıp tutanlar, nerdeydi o gün? Hani neden ortaya çıkmadı, temiz futbol için mücadele veriyoruz diyenler? Neden bir pankartla gitmediler, neden sadece sanal ortamda o gün atıp tuttular? Yazarlar, çizerler, bol keseden atıp tutanlar o gün neden yoktu ortalarda? Peki ondan önceki gün; Akhisar maçında nerdeydi yine aynı kesim? Hayırdır, şeker miydiniz de(*) yağmur vardı diye gitmediniz, erirsiniz diye mi korktunuz? Ama o eleştirdiğiniz, üstüne üstün utanmadan sövdüğünüz adam, yine ordaydı. 1461 Trabzon maçına yoğun ilgi gösterilmiyor diye ağlarsınız, peki ağlayana kadar  kaç defa gittiniz maça? O gün, sırf sövmek, eleştirmek için bilgisayar başında duracağınıza, neden gitmediniz maça?

Yer belli, kişi belli, adres belli dediğimiz halde, ”Tamam lan, gidip soracam, dediklerimi aynen diyecem” diyen onlarca kişi gördük sanal ortamda, fakat bir tanesinide belirtilen adreste göremedik reel hayatta. Ama şunu gördük, sövüp sayanların, Trabzonspor’luluğunu eleştirenlerin, özellikle büyük maçlarda, Jan abiyi arayıp, ”Abi bilet var mı?” dediklerini, sorduklarını, hatta karşısına geldiklerinde suspus oturup, Eyvallah dedeklerini gördük. Nedir bu klavye başında asıp kesmeler peki? Nedir döner bıçağı gibi klavyeden sallamalar? Olmuyor beyler, olmuyor bayanlar, yakışmıyor. Tükürdüğünüzü yalamanız yetmedi mi? Korkuyoruz aslında, bir gün tükürdüklerinizi yalamaktan, boğulup gideceğinizden.

Doğrusu: Yer belli, kişi belli, adres belli dediğimiz halde, ”Tamam lan, gidip soracam, dediklerimi aynen diyecem” diyen onlarca kişi gördük sanal ortamda, fakat bir tanesini de(*) belirtilen adreste göremedik reel hayatta. Ama şunu gördük; sövüp sayanların, Trabzonsporluluğunu eleştirenlerin, özellikle büyük maçlarda Jan abiyi arayıp  ”Abi bilet var mı?” dediklerini, sorduklarını, hatta karşısına geldiklerinde sus pus oturup “eyvallah” dediklerini gördük. Nedir bu klavye başında asıp kesmeler peki? Nedir döner bıçağı gibi klavyeden sallamalar? Olmuyor beyler, olmuyor bayanlar, yakışmıyor. Tükürdüğünüzü yalamanız yetmedi mi? Korkuyoruz aslında, bir gün tükürdüğünüzü yalamaktan boğulup gideceksiniz .

Son olarakda Cengiz Aytmatov’un çok güzel bir sözü geliyor aklıma ‘Sen kendini biliyorsan, bil ki kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır. Unutma gereksiz eleştiri sadece gizli hayranlıktır’

Doğrusu: Son olarak da(*) Cengiz Aytmatov’un çok güzel bir sözü geliyor aklıma; ‘Sen kendini biliyorsan, bil ki kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır. Unutma gereksiz eleştiri sadece gizli hayranlıktır.’

 

*http://dahianlamindakideayriyazilir.com/

 

Yazıda o kadar itiraf var ki aslında… İstemeden bedava bilet olayını doğrulamaları mı, o biletleri  hayrına(!) dağıttıkları mı…

 

Su içtiği bardak dahi lisanslı ürün olan Dikoynacılardan siz desteği sadece bağırmak sananlara bir hediye bu yazı.   Umarız kendinizi düzeltmeyi bir seçenek olarak görürsünüz.

Üstte incelediğimiz yazının sahibini de belirtelim; Selahattin Taşan.

 

Bir Yorum Yazın