FUTBOL BİR BÜTÜNDÜR | BARCELONA – CHELSEA

“Futbol”da ciddiyeti elden bırakmayanların, sabırla ve dikkatle oynayanların kazandığı maç oldu.

Bir çok laubali cümleler sarf edilecektir, ediliyor da, fakat teknolojinin geliştiği bu dönemde çoğu insan  insani değerleri kaybettiği gibi sanatın, sporun ,sosyalliğin de niteliklerini kaybetmekteler. Bu seviyesiz cümleler de bu kayıpların devamıdır diye düşünüyorum. “Zevkli Futbol” “Haraketli Oyun” “Centilmen Oyun” “Joga Bonito” sloganları altında insanlar futbolun gerçek yönlerini adeta unuttular. Şöyle ki; futbol aslında ne kadar atak yapmak ise o kadar da defans yapmaktır.  Futbol santradan başlar belki, fakat elbet kalecinin arkasından  çıkan topun ardından defansdan kademeli olarak ileri doğru gider, yani futbol en geriden başlar ve şu bir gerçektir ki atak yapmak, pozisyon bulmak nasıl bir yetenek ise kademe yapmak, defans kurmak, marke etmek de çok dikkat ve beceri isteyen bir yetenektir.

Demem o ki Xavi-İniesta-Messi nasıl çalım attılarsa, duvar pası ve oyun kurgusunda harikalar yarattılarsa bu gece Lampard-İvanoviç-Cole de o kadar dikkatli bir şekilde marke ettiler, topu karşıladılar ve güçlerini son derece olumlu kullandılar. Bence Chelsea’nın tur atlamasının en önemli sebeplerinden birisi de buydu. Defans dörtlülerinin gerektiği yerde koşuya çıkmaları ve kendilerini öne atmaları onların gücünü son dakikaya kadar saklamalarına sebep oldu ve son 10 dakika sanılanın aksine rahat oynadılar çünkü;  heyecan yapan Barcelona karşısında rakip adeta ellerinin arasındaydı tüm Chelsea defansının.

Barcelona açısından maçın değerlendirmesi ise penaltıdan sonra Messi’nin düşen ritmi ile bozulan oyun dengesiydi, oyundan bile alınabilirdi Messi.  Çünkü ciddi şekilde kendini sahaya yerleştiremedi, Pique’nin de sakatlanması mevcut hesapları bozdu, fakat Alves bir sağ bek değil adeta bir on numara gibi defalarca oyunu kurdu, defalarca orta ve pozisyon yaratıcı paslar attı, gol gelebilirdi ama gelmedi.  Çünkü; tekrar söylemek gerekir ise Alves ile İniesta ile Barcelona nasıl muhteşem ataklar yaptıysa Lampard ile Cole ile de Chelsea aynı profosyonellik ile kademe yaptı.

Şimdi sahada güzel kademe yapan ve güzel atak yapan iki takım varken neden bu laf dalaşı diye soruyor insan…  Nedenleri aslında şöyle sıralayabiliriz, Barcelonalı futbolcuların aldığı faullerin %70’inin düzenbazlık ile alınması…  Bunların bir kaç baş aktörü var ve bu kulübe yakışmıyorlar ya da bu klübün adeti böyleyse, ki ben böyle olduğunu düşünmüyorum, Rivaldolu, Saviolalı, Overmarslı Barcelona’da böyle bir adet yoktu, fakat Busquetsli Barcelona’da böyle bir adet oluştu.  Yapılan her faul abartılı şekilde taklalar atılarak, ayak, kol, bacak tutularak sahaya yansıtılıyor ve hakem kurgusunu  yanıltıyor.

 

 

Ayrıyeten hakem kararlarınında adeta futboldaki  Barcelona hegomonyası altında ezilmesi ve buna yönelik kararlar çıkması, ki bu akşam bir penaltı kararı ile örneğini gördük, futbola ve insanların Barcelona’ya olan bakış açısını değiştiriyor.

Her şeyin dışında bu akşamki Güntekin Onay ve bu tür maçları sunan spikerlerimize değinmek istiyorum; Güntekin Onay adeta bu akşamki sunumu ile Chelsea’dan nefret eden bir insanı bile Chelsea için dua etmeye teşvik etti. Pekala anlattığınız maçtaki takımlar ile aynı ülke vatandaşı olmayabilirsiniz, pekala anlattığınız maçı dinleyen insanların çoğu gözde olan takımı tutabilir de, fakat genel bir ahlak kuralı vardır diye düşünüyorum, bu da adil ve ortak düşünceler ile yansız ve yargısız maç anlatmaktır. Bu bağlamda spiker adeta hakem gibidir futbol oyununun içerisinde. Peki sen ne yaptın bu akşam Güntekin Onay? “Mucize”, “imkansız”, “bu iş büyük ihtimalle bitti” cümlelerini kurdun, bir çok alay edici cümle ile küçümsedin, neden yaptın peki bunu? Çünkü sana dönüp neden böyle konuşuyorsun diyecek biri yoktu, bu dediklerine züppece tebessüm edip “abi gerçekten öyle ya şimdi atıyoruz 5-6 gol” diyen insanlar dinliyordu seni,  öyle değil mi? Bunları Barcelona malının çok güzel satıldığından ve bu malın para ettiğinden yapıyorsun, öyle değil mi ? Fakat Güntekin bey futbol tanrısıda oradaydı ve kurduğun o ahlak dışı, küçümseyici cümleden sonra geldi Ramires’in golü.  Cümlelerini toparlayamadın, ne diyeceğini şaşırdın ama pervasızca devam ettin, imkansızlara, mucizelere ve futbolun güya enteresanlığına. Bugün senin küçümsediğin takım senin sözde desteklediğin ve deliler gibi taraftarı olduğun Barcelona’yı eledi ve sen asla oturaklı, değer verilen bir spiker olamayacaksın Güntekin Onay.

Toparlamak gerekirse başta da dediğim gibi dünya değişiyor, iletişim çağında insanlar en değerli sanat eserlerini, en önemli tarih adamlarını bile eleştirip yerden yere vuruyorlar çünkü; koskoca bir eleştirme çağına adım attık, tüketiyoruz her şeyi  ve insanlar acımasız… Öyle acımasız ki bu Barcelona’yı da bir gün “bu oyun tarzından sıkıldık” diyerek yiyecekler.  Mesela  tüm bu  yazdıklarımın bir beğenmezlik olduğunu düşünebilecek bir güruh da olabilir, ancak kendilerini kandırırlar. Çünkü böyle düşünenler futboldan değil Barcelona’dan taraftardırlar ya da güçlü olanın yanında olma taraftarıdırlar.  Çünkü ben Barcelona’nın futbolunu göklere çıkartarak açtım yorumumu, eleştirdiğim çok başka  şeylerdi, eleştirdiğim saygısızlıktı. Neyse bunlar pek önemli değil…  Bir gün bu insanlar Barcelona oyuncaklarından da sıkılacaklar ve başka bir şeye yönelecekler… Tapılan, savunulan takımlar değişecek, futbol sistemleri değişecek… Oyuncular, teknik adamlar değişecek,  fakat futbolun ve sporun ahlak kuralları asla değişmeyecek.

3 comments
  1. popüler kültürün getirdiği bir sorun. kim daha popüler ise ona arka çıkılarak maç anlatmayı bir şey sanıyorlar… sırf bu yüzden ne barca ne de real maçlarını izleyebiliyorum… la liganin kalitesini yerle bir eden bu sidik yarışının ülkemizdeki ile bir farkı da yok maalesef…

  2. Maçın kırılma anı Pique’nin sakatlanıp oyunu terk ederken Puyol’un ellerini başına alıp ” gitti bu maç” bakışını atmasıydı. Takım kaptanı bile kendi takımına güvenmiyorsa gerisini siz düşünün. Ayrıca kısa süreli Barcelona efsanesi de sona ermiş oldu.

Bir Yorum Yazın