Biraz da biz konuşalım

Önümüzde yeni bir başlangıç var.  Aslında bir ayı biraz geçiyor bu  tünele gireli. Önümüz halen karanlık, aydınlık emareleri üsluptan öteye gidemedi henüz.

 

2005 yılının aralık ayında Trabzonspor kongresinde Atay Aktuğ yönetimi devir ederken koltuklarını,  borç sıfır lira idi. 2015 yılının Aralık ayında  Muharrem Usta yönetimi  bu  görevi devralırken üzerlerinde 400 milyon tlyi aşkın bir  yük buldular.  Biz bu yüke biraz uzaktan bakıyoruz, ancak taraftar sorumluluğu ile  belki yön almakta zorlanan yönetimin izlemesi gereken yön ile ilgili, biraz zemine basmayan belki de, sözlerimi ifade etmek istiyorum.

 

Teknik Direktör

Gündemdeki Lucescu ismi dahil beni tatmin eden bir isim yok.  Çünkü tatmin etmesi zor 400 milyon tl borç altındaki  kulübün taraftarını. Biliyorum, her taraftar durum ne olursa olsun transfer, büyük isimler ister.  Bugün Trabzonspor’un  bu tarz değil romantik taraftarlara ihtiyacı var.  Lucescu ismi büyük bir isim, ama Trabzonspor’un ihtiyaçlarını ne kadar karşılar? Bunu düşünmek lazım. Oyuncu alsın, getirsin, satalım. Trabzonspor’un şu an 40-50 milyon euro harcayıp,  3-4 yıl sonra 60-70 milyon euro kazanarak kendini kurtarma şansı yok maalesef.  Ve Lucescu’nun sistemi böyle işliyor.

 

Alman Ekolü
Trabzonspor’un aradığı niteliklere  en fazla sahip olan grup bu.  Aldığın teknik adama altyapıyı emanet etmen gerekecek ve son yıllarda, Juventus-Barcelona ve S’hampton kulüplerini saymazsak, bu işi en iyi Alman takımları yapıyor.

Bu ekolden üstün körü takip eden kişilerin bile söyleyebileceği iki isim boşta şu sıralar: Lucien Favre ve Mirko Slomka.

Muharrem Usta ve ekibinin çevre ülkelerden transfer yapma isteği ve altyapıyı canlandırma düşünceleri Almanya’da çalışmış isimleri uygun kılıyor. Kendileri Ersun “Yalan” rüzgarını sevseler de.

 

İtalyan Ekolü

Lippi tekrar takım çalıştırmak istiyorum demişken bu ekolü de göz ardı etmemek gerek.  İtalyan ekolü tam da Lippi gibi huysuz bir ihtiyar. Yeteneğin yanında sertlik ve disiplin isteyen, Güney Amerika ülkelerini güzel inceleyen bir  ekol.  Eğer yönetim Güney Amerika  topraklarını güzelce elden geçirelim, paramız olursa Fransa’dan da  oyuncu kaparız derse adres İtalya; hatta hatırlatalım Lippi boşta ve çalışmak istiyor.

 

Fransız Ekolü

 

Afrika kökenli oyuncuya yatırım yapılacaksa bu ekolden  demlenmek gerekiyor. Rudi Garcia Roma’dan kovulmuşken bu düşünceye yönelik eğilim olabilir. Çok tavsiye etmem açıkçası. Fransız ekolü ile  sıkıntılarımız var biraz bence.

 

 

Altyapı

 

Trabzonspor altyapısının çalışması gerekiyor. Bu illa Trabzonspor olmamalı. 1461  Trabzon yoluyla yılda ortalama 10 futbolcuyu  Süper Lig ve 1. Lig yolcusu edebilmeli. Trabzonspor’un altyapı harcamalarını  1461 Trabzon’un  transfer gelirleri üstlenebilmeli. 1461 Trabzon ve Trabzonspor altyapısı için Trabzonspor kadrosuna yapılacak  eklemeler için hedef  2 yılda bir ilk 11 oynayabilecek oyuncu ve 2 adet  en az yedek kulübesinde oturabilecek oyuncu yetiştirmek olmalı.

 

Altyapının ikinci aşaması ise Trabzonspor bünyesinde olmalı.  Trabzonspor altyapısından yetişen oyuncuları Avrupa’nın büyük liglerine ihraç edebilmeli.  İki yılda bir isim bile yeterli. Bunun önemi ise   Türkiye’de diğer takımlarda yetişen genç oyuncuları maddi  ikilemlere düşmeden, maddi yarışa girmeden  kulübe kazandırabilmek. Uzun vadede  transfer harcamalarını düşürmek kısaca.

 

 

Ücretler ve  Transferler

Yerli oyuncuların sözleşmeleri   kur sabitlemesi ya da Tl üzerinden yapmak akıllıca olacak görünüyor dalgalı ekonomide.  Yerli oyuncu transferinde  İstanbul’un elinden oyuncu alınması ilkesi bırakılmalı. Unutmamalı ki 2003-2005 yılları arasında 2 yıl üst üste  şampiyonluğa oynayan, cem papila darbesini yiyen kadro ekonomik ıslahatlarla kurulmuştu.

Yerli transferde  22 ya da 23 yaş sınırı konulmalı. Ne olursa olsun bu yaşın üzerindeki bir oyuncuya bonservis ödenmemeli.

Diğer konulara da değinmeli bir ara. Yakında bu satırlarda onlara da gireriz ucundan. Bu başlıkları da açarız biraz daha…

 

 

 

 

Bir Yorum Yazın