AMAN YAVRUM

Merhaba Zeki.

 

Ben sana bir şeyler anlatmak istiyorum.

 

Sen bugün bir Süper Lig müsabakasında  forma giydin. Merak etme,bunu yaşamak için neler feda edecek ne kadar fazla  insan olduğundan falan bahsetmeyeceğim.

 

Senin şimdi üzerine giydiğin o forma var ya. Hani soyunma odasından yavaş adımlarla çıktınız ya bugün. Heh işte biz sizin o soyunma odasından yavaşça yeşil sahalara çıkarken üzerinde armamız olan o formayı canlı görebilmek uğruna öyle fedakarlıklar yapıp, öyle kilometreler tüketiyoruz ki. Aramızda kalsın; biz aslında o formayı giyenlerin ne kadar iyi oyuncular olduğundan endişe duymuyoruz. Veya kızmıyoruz kötü oynuyorlar diye. Ama istiyoruz ki biz o formayı nasıl seviyorsak öyle sevsinler, biz o formayı manevi anlamda ne kadar tepeye koyuyorsak o kadar tepeye koysunlar, biz o formalar için hiç bir somut beklentimiz olmadan aşk ile kovalıyorsak öyle kovalasınlar. Olmuyor genelde.

 

Bugün gözümüz 3 puanda değildi. Seyir zevki yüksek, marka değeri(!) yüksek futbol falan da aramadı gözlerimiz. Maç boyu seni izledik biz. Seninle beraber yaptık yatarak müdahaleyi, seninle beraber bindirdik sağdan sağdan. Heyecanını dualarımızla bastırmaya çalıştık.

 

Ve sen bugün asıl meydan okumayı yaptın bugün.

Başardın.

 

En önemli kısıma geldik şimdi.

 

İlk değilsin Zeki. Son da olmayacaksın. Ama başlangıç olma fırsatı ellerinde.

 

Senden bir ricamız var.

 

Senden ne Alves olmanı istiyoruz, ne Trabzonspor’un kendini efsaneleştirmeye çalışan dinozorlarından olmanı. Hani 2 sene önce, şampiyonluğumuzu çaldıklarını sandıkları sezonda Bucaspor ile maç yapmıştık hatırlıyor musun? Heh o maçta gol attığımız zaman babasının omuzlarında kendinden geçen o sarışın çocuk olmanı. Her defterinin kenarına Trabzonspor 11’ini sıkıştırmaya çalışan o masum yüreklerden olmanı. Bugün annesinin sırtında, formasını giyip seni izlemeye gelen seninle mutlu olup, seninle üzülecek o çocukların gurur duyacağı adam olmanı.

 

Endüstriyel futbol diye bir şey var. Egemen olmuş sahalara.

Biz senin ona boyun eğmemeni istiyoruz.

Aynı senin gibi bir kaç sene önce bin bir umutlarla o formayı sırtına geçirip, şımaran, şımardıkça yanlışlardan yanlışlara sürüklenen futbolculardan olmamanı istiyoruz.

 

Bir adam var orada. Hocanmış senin. “Geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz” gibi cümleler kuruyor, filozoftur biraz. Bak o adam o sahaların görüp, göreceği en düzgün adamlardan biridir. Yardım et O’na, hatta mecbur bırak onu. Öyle bir mecbur bırak ki kimse O’nun için bir daha “Gençlere şans vermiyor” diyemesin.

 

Bak bizim için söyledikleri bir laf var. “İnsan değil Trabzonsporlu” diye. Evet. Gerekirse olma insan. Trabzonspor sözkonusu olduğunda, sil insanlığa ait tüm arzularını. Sen daha zengin olma, Trabzonspor daha başarılı olsun. Sen daha büyük futbolcu olunca daha iyi olduğunu zannettiğin takımlarda oynama,Trabzonspor’u daha iyi yap. Kendinden kıs, Trabzonspor’a ver.

 

Biz çok kez, çok adama inandık böyle Zeki. Üzdüler bizi. Hatta öyle çok üzenler oldu ki şimdi rakip takım futbolcusu oldukları için rakiplerin maç özetlerine bile bakamaz olduk.

 

Aman Zeki’m.

Aman Yavru’m.

Bir Yorum Yazın