AL’INTER’İ

Trabzonspor’un UEFA kararı ile Şampiyonlar Ligi’ne alındığı o geceden sonra Trabzonspor taraftarı, sadece Hüseyin Avni Aker’e Şampiyonlar Ligi topunun gelecek olması ve o statta Şampiyonlar Ligi şarkısının dinlenecek olmasından bile tatmin olmuştu. O günü o kadar beklemiştik ki, durum açıkcası buydu. Kuralar çekildikten sonra görece iyi bir gruba düşen Trabzonspor, taraftarına “acaba gruptan çıkabilir miyiz?” dedirtmişti. Ama her ne olursa olsun, gerçekçi olmak gerekirse, bu düşünce insanların aklının bir kenarında olmasına rağmen, taraftarın gerçek beklentisi bu yönde değildi.

ilk maç, deplasmanda İnter ile başladı Trabzonspor Şampiyonlar Ligi serüvenine. O maça dair yazdığım yazı hâlâ dikoyna.com2un arşivlerinde duruyor. Bazen açıp açıp tekrar okuyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nde futbol ile hasbel kader ilgilenen hiç kimse Trabzonspor’un İtalya’da bırakın İnter’i yenmek, puan alabileceğine dahi inanmıyorlardı. Oysa ki biz Trabzonsporlular buna can-ı gönülden inanmıştık. Çünkü o ruh bizde vardı. O yazı da öyle bir ruh halinin ürünü idi. Fakat yenilmemiz halinde de canımız sağolsun diyecektik. Çünkü gerçekçi olmak gerekirse İnter’i, hem de tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi’ne katılmış bir takım olarak, İtalya’da yenmek hiçte kolay değildi. Bu beklentisizliğin getirdiği rahatlıkla oyuncular İtalya’da tüm hünerlerini ve potansiyellerini sahaya yansıttılar ve bildiğimiz o destansı galibiyete imza imza attılar. Bugüne kadar gelinen süreçte de Trabzonspor takımı ilk defa katıldığı Şampiyonlar Ligi gruplarında grup maçlarının bitmesine iki maç kala beş puanda ve hâlâ gruptan çıkma şansını sürdürmekte.

Bugünkü maç ile ilgili bir şeyler karalamadan önce kendi adıma Trabzonspır’un beklentilerimi karşıladığını söylemek istiyorum. Kalan iki maçın ikisinde de yenilse dahi Şenol Güneş ve öğrencilerini avuçlarım patlayıncaya kadar alkışlayacağım. Bundan sonra gelecek her türlü başarı benim için ekstra olacak. Bu sefer maç ile ilgili uzun uzadıya teknik analizlere girmek istemiyorum. Fakat şunu söylemem gerekir ki gruplar belli olduğundan beri gerçekçi olan hedefin Avrupa Ligi’nden devam etmek olduğunu düşündüm ve hâlâ daha bunu düşünüyorum. (tabii ki gruptan çıkarsak ne âlâ) ve bu hedefe varmamız için de İnter’den en az bir puan almamız gerekiyor. Bu maçın ne denli önem arzettiğini Şenol Güneş ve öğrencileri eminim ki bizden daha iyi biliyorlardır. O yüzden bitirirken sadece geride bıraktığınız dört maçta yaptığınız gibi alınterinizle oynayın demek istiyorum onlara. İlk maçtan sonra Jan Jojem “bir hikayen oldu evladım” demişti. ben de diyorum ki, “neden bir ikincisi daha olmasın?”

NOT: Cska maçı için yazdığım yazıda çekirdekçilere seslenmiştim fakat hiçbir iyileşme göremedim bu konuda. Bu sefer ters psikoloji deneyeceğim.

“ggelll gelll…çekirdek bir lira vatandaş…gelll…”

Afiyet olsun efendim.

 

Bir Yorum Yazın